Yazılar

Güveni Kötüye Kullanma Suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 155. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; İzmir de avukat ceza avukatı 

‘’Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. İzmir de avukat ceza avukatı 

 Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.’’

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Hırsızlık Suçundan Farkı İzmir de avukat ceza avukatı 

Güveni kötüye kullanma suçunda mağdur malın zilyetliğini faile vermektedir.  Hırsızlık suçunda ise fail mağdurun rızası dışında malın zilyedi olmaya çalışmakta ve sonradan zilyetliği elde etmektedir. Örneğin oto yıkamaya verilen aracın torpidosunda bulunan gözlüğün alınması hırsızlık teşkil eder, çünkü burada gözlüğün rızaya dayalı devri söz konusu değildir.

Güveni kötüye kullanma suçunda fail, geri verilmek üzere kendisine bırakılmış malı sanki kendisi malikmiş gibi kullanmaktadır. Bu suç temelde bir sözleşme ilişkisine dayanmaktadır. Bu konuda bir şekil şartı (yazılı veya sözlü) yoktur.

Güveni kötüye kullanma suçu beş farklı şekilde meydana gelmektedir. İzmir de avukat ceza avukatı 

1-) Zilyetliğin devir amacı dışında kullanılması

2-) Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

3-) Meslek veya sanat nedeniyle güveni kötüye kullanma

4-) Ticaret sebebiyle güveni kötüye kullanma

5-) Başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili güveni kötüye kullanma

Güveni kötüye kullanma suçunda; zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma veya devir olgusunu inkar etme durumu söz konusudur. Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak ile kastedilen o mal üzerinde malın sahibine verilen bazı yetkilerin kullanılmasıdır. Örneğin mağdurun faile zilyetliğini verdiği bir malı, failin malın sahibi gibi hareket ederek bir üçüncü bir kişiye satması. Devir olgusunu inkar etmek ise failin malın zilyetliğinin kendisine teslim edilmediğini ileri sürmesidir. Yine bu suçta failin kendisinin veya bir başkasının yararına tasarrufta bulunması gerekir.

Suçun Nitelikli Halleri

TCK .m155/2’ye göre ‘’Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.’’

İlk nitelikli hal ; Suçun meslek, sanat, ticaret ve hizmet ilişkisinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş olmasıdır. Burada mağdur tarafından malın zilyetliğinin devri meslek, sanat veya hizmet nedeniyle yapılmalıdır. Örneğin, tamir için telefonun telefon tamircisine bırakılması ancak telefon tamircisinin o telefonu reyonda bulunan diğer telefonlarının yanına koyarak satması.

Başkasının mallarını idare etme yetkisinin gereği tevdi ve teslim edilmiş nitelikli halinde ise vasilere ve vekillere teslim edilen malların kötüye kullanılması durumu söz konusudur.

Görevli Mahkeme

 Güveni Kötüye Kullanma Suçunda görevli Mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. İzmir de avukat ceza avukatı 

ŞİKAYET SÜRESİ, UZLAŞMA VE ZAMANAŞIMI

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun basit hali şikayete tabidir. Şikayet süresi suçun işlendiğinin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Suçun nitelikli halinin dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. İzmir de avukat ceza avukatı 

Güveni kötüye kullanma suçu Uzlaşmaya tabi suçlardandır. Uzlaşma sağlanması halinde faile bu suçtan dolayı ceza verilemeyecektir.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI, ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASI

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; hakkında cezaya hükmedilen sanığın belirli şartlar altında ve bu şartlara uyması koşuluyla hükmolunan cezanın bir sonuç doğurmamasıdır. Bu suç tipinde kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

 Erteleme; yapılan yargılama sonucunda belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi olarak tanımlanabilir. Bu suç tipinde de mahkemece verilen ceza ertelenebilmektedir.

Adli para cezası; tek başına veya hapis cezası ile birlikte verilebilen ve ödenmediğinde hapis cezasına çevrilebilen bir yaptırım türüdür.  Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle hakim hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir.

 İzmir’de Ceza Avukatı, İzmir Ceza Avukatı, İzmir’de en iyi Ceza Avukatı, araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca Ceza Hukukuna ilişkin davalar Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca asla yüksek bedeller talep edilmemekte kişilerin mağduriyetlerinin en kolay yoldan giderilebilmesi hedeflenmektedir. İzmir de avukat ceza avukatı 

İzmir Ceza Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu Türk Ceza Kanunu m. 125 de tanımlanan hakaret suçundan ayrı olarak özel madde ile düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organların Saygınlığına Karşı Suçlar başlığı altında yer almaktadır. Burada korunması amaçlanan Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığıdır. İzmir avukat en iyi ceza avukatı

Suçun faili herkes olabilir. Suç sadece Cumhurbaşkanı’na hakaret edilmesi halinde gerçekleşir bu nedenle Cumhurbaşkanlığı andiçme ile başlayacağından seçim sırasında yapılan hakaret Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturmaz.

Madde gerekçesinde Cumhurbaşkanı’nın Devleti temsil etmesi ve Anayasa da belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanı’na karşı hakaret müstakil bir suç haline getirilmiştir.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇUNUN CEZASI

TCK m.299’a göre ‘‘Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

            (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

             (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.’’

Hakaret suçu iki şekilde işlenebilir;İzmir avukat en iyi ceza avukatı

1-)Onur şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme suretiyle.

2-) Sövme suretiyle kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edilmesi. Sözlü biçimde işlenebileceği gibi el kol hareketi vb. davranışlar ile de işlenebilir. 

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun neredeyse tamamı Cumhurbaşkanının gıyabında işlenmektedir. Genel anlamda gıyapta hakaretin en az 3 kişi tarafından öğrenilmesi gerekir ancak Cumhurbaşkanına hakarette bir kişinin hakareti duyması yeterli olup 3 kişinin hakareti öğrenmesi şartı aranmamaktadır.

 SUÇUN NİTELİKLİ HALİ

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde verilecek ceza altıda bir (1/6) oranında arttırılacaktır. Suçun alenen işlenmesinden kasıt belirsiz sayıda kişilerin hakaret olan sözü duymaları veya görmelerine olanak sağlanmasıdır. Örneğin twitter üzerinden hakaret edilmesi veya herkese açık bir alanda hakaret içerikli sözlerin söylenmesi vb.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

GÖREVLİ MAHKEME

 Cumhurbaşkanına hakaret suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

ŞİKAYET SÜRESİ, UZLAŞMA VE ZAMANAŞIMI

 Söz konusu suç uzlaşmaya tabi olan suçlardan değildir. Suç  şikayete tabi olan suçlardan da değildir. Suçun gerçekleştiğinin öğrenilmesi halinde Savcılık tarafından resen soruşturma başlatılır. Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır bu süre geçtikten sonra soruşturma başlatılamaz.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

 HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI, ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASI

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; hakkında cezaya hükmedilen sanığın belirli şartlar altında ve bu şartlara uyması koşuluyla hükmolunan cezanın bir sonuç doğurmamasıdır. Bu suç tipinde kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. 

 Erteleme; yapılan yargılama sonucunda belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi olarak tanımlanabilir. Bu suç tipinde de mahkemece verilen ceza ertelenebilmektedir.

 Adli para cezası; tek başına veya hapis cezası ile birlikte verilebilen ve ödenmediğinde hapis cezasına çevrilebilen bir yaptırım türüdür. Hakaret suçu nedeniyle hakim hapis cezası yerine adli para cezası verebilir.

İzmir’de Ceza Avukatı, İzmir Ceza Avukatı, İzmir’de en iyi Ceza Avukatı, araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca Ceza Hukukuna ilişkin davalar Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca asla yüksek bedeller talep edilmemekte kişilerin mağduriyetlerinin en kolay yoldan giderilebilmesi hedeflenmektedir.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

İzmir Ceza Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

 

Eşler arasında boşanma sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde, muhakkak boşanma davası açılması zorunlu değildir. Eşlerden birinin istemi halinde boşanma davası açılması yerine ayrılık davası açılabilmektedir. Şartların gerçekleşmesi halinde hakim eşler arasında ayrılığa karar verebilir. Ayrılık kararıyla eşlerin ortak yaşamına bir süre ara verilir. İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık davasında, boşanmaya neden olacak sebeplerin davayı açan eş tarafından ispat edilmesi halinde ayrılığa 1 yıldan 3 yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.

Hakim tarafından takdir edilen ayrılık süresi bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.  Ayrılık süresi bitmesine rağmen eşler arasında ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur. İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık Davasının Şartları

Boşanma sebepleri olan; Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, zina, terk, haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı gibi sebepler ayrılık kararı verilmesi için yeterlidir. Ancak ayrılığa karar verilebilmesi için bu ve buna benzer sebepler ispat edilebilmesi önemli olup sürecin avukat yardımıyla yürütülmesi olumlu sonuç alınabilmesi için önemlidir. İzmir avukat, boşanma avukatı

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden alır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık davalarında da boşanma davalarında olduğu gibi görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise eşlerin son 6 aydır birlikte yaşadıkları yer mahkemesi ile eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık Kararının Sonuçları  İzmir avukat, boşanma avukatı

Davada sadece tarafların ayrılığına karar verilmesi talep edilerek dava açılmış ise hakim boşanmaya karar veremez. Ancak boşanma talepli bir dava açılmış ise hakim takdir yetkisine göre boşanmaya veya ayrılığa karar verebilir.

-Ayrılık kararı ile birlikte eşler ayrı yerleşim yerlerinde yaşayabilirler. Eşler birbirlerine mirasçı olmaya devam ettikleri gibi birbirlerine olan sadakat yükümlülükleri de aynı şekilde devam etmektedir.

-Eşlerin müşterek çocukları bulunmakta ise hakim ayrılık kararı ile birlikte çocuk veya çocukların velayet durumları, şahsi ilişki tesisini de belirleyecektir. Ayrılık davası açan eş çocuk için nafaka talep edebilmektedir.

-Davayı açan eş maddi durumunun iyi olmaması, gelirinin bulunmaması veya gelirinin oldukça düşük olması hallerinde kendisi için ayrılık süresi boyunca nafakaya hükmedilmesini talep edebilmekte mahkemece de nafakaya hükmedilebilmektedir.

İzmir’de Aile Hukuku Avukatı, İzmir’de tavsiye edilebilecek Boşanma Avukatıİzmir’de en iyi Boşanma Avukatı araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca, Aile Hukuku’na ilişkin davalar, Boşanma Davaları ile Ayrılık Davaları’nın her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. İzmir’de Boşanma Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

TEHDİT SUÇU NEDİR ?

TCK m.106/1’e göre ‘Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.’ (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

Tehdit suçu şantaj suçundan bir çok hususta ayrılmaktadır. Tehdit suçunun oluşması için failin; mağdura veya mağdurun yakını olan bir üçüncü kişiye bir saldırı gerçekleştireceği veya bir kötülük yapacağını bildirmesi gerekir. Bu suç tipinde fail mağdura gelecekte bir kötülük gerçekleştireceğini bildirmektedir. Dolayısıyla geçmişe dönük yapılan bildirimler tehdit suçunu oluşturmayacaktır. Örneğin ‘o dönemde benim hakkımda ileri geri konuştuğunu bilseydim seni döverdim’ söylemi tehdit suçunu oluşturmaz.

Tehdit suçunun meydana gelmesi için mağdura, gelecekte gerçekleştirileceği söylenen saldırının bizzat fail tarafından yapılacağının bildirilmesi şart değildir. Yani saldırının bir üçüncü kişi tarafından gerçekleştirileceğinin fail tarafından söylenmesi ile de tehdit suçu oluşur ancak bunun için saldırının gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olmalıdır.

Tehdit genel kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun gerçekleşmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmaması veya korkup korkmamasına bakılmaz. Asıl olan failin söylediği sözlerin korkutma amacı taşıması ile bu sözlerin mağdurun iç huzurunu bozmaya, korku ve endişe yaratmaya elverişli bulunmasıdır. Failin zararı gerçekten gerçekleştirme niyetinde olup olmaması da önem taşımamaktadır.

Suç olası kast ile de işlenebilir. Bu durumda ceza da indirim yoluna gidilir.

Tehdit suçu sadece gerçek kişilere karşı işlenebilir. Anonim Şirket, Limited Şirket, Vakıf, Dernek gibi tüzel kişilere karşı tehdit suçu işlenemez. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

NİTELİKLİ HALLERİ

TCM m. 106/2’ye göre  ‘Tehdidin;

  1. a) Silahla,
  2. b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  3. c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  4. d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

            İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’

 SİLAHLA TEHDİT SUÇU

 Failin silahı mutlaka mağdura yönlendirilmesi gerekli olmayıp silahın korkutucu etkisinden yararlanmış olması yeterlidir. Örneğin failin belindeki silahı veya kesici aleti mağdura göstermesi de silahla tehdit suçunu oluşturur. Önemli olan silahın kullanmaya elverişli olup olmaması değil korkutucu etkisidir. Failin oyuncak tabancayı veya kuru sıkı tabancayı faile gerçek silah gibi göstererek doğrultması da silahla tehdit suçunu oluşturacaktır. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

KİŞİNİN KENDİSİNİ TANINMAYACAK BİR HALE KOYMASI SURETİYLE, İMZASIZ MEKTUPLA VEYA ÖZEL İŞARETLERLE TEHDİT SUÇU

 Failin, suçu dış görünüş bakımından kim olduğunun bilinmemesini sağlayarak işlemesi gerekir. Örneğin; kar maskesi, saç, sakal, bıyık vb. kişinin tanınmasını önleyebilecek malzemeler kullanılarak suçun işlenmesi. Nitelikli halin uygulanması için failin kendisini tanınmayacak hale getirmesi yeterlidir. Fail kendisini tanınmayacak hale getirmesine rağmen tanınmış olması halinde de aynı nitelikli hal uygulanır. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

Kanunda her ne kadar suçun imzasız mektup yoluyla işlenmesi hali nitelikli hal olarak sayılsa da bunun illa mektup olması gerekmez. Önemli olan yazı ile suçun işlenmesidir. Ancak Yargıtay cep telefonuna SMS yoluyla tehdit suçunun işlenmesini bu kapsamda değerlendirmemektedir. Mağdurun, failin kim olduğunu bilmemesi gerekir. Yazı imzasız olsa da kullanılan ifadelerden failin kim olduğu herhangi bir şekilde anlaşılabiliyorsa nitelikli hal uygulanmaz.

Suçun özel işaretlerle işlenmesi ise mağdurun duyduğu korkunun yoğunluğuna dayanmaktadır. Zarf içinde mermi gönderilmesi, mağdurun görebileceği yere çizilen ölüm işareti vb. durumlarda bu nitelikli hal uygulanır.

BİRDEN FAZLA KİŞİ İLE BİRLİKTE TEHDİT SUÇU

 Birden fazla sayıda kişinin hepsini birlikte mağdura karşı tehdit suçunu işlemesi gerekir. Dolayısıyla bir kişinin tehdit eyleminde bulunurken diğer kişilerin azmettirmesi veya yardım etmesi halinde nitelikli hal oluşmaz.

VAR OLAN VEYA VAR SAYILAN SUÇ ÖRGÜTLERİNİN OLUŞTURDUKLARI KORKUTUCU GÜÇTEN YARARLANILARAK TEHDİT SUÇU

 Nitelikli halin uygulanması için failin bu suç örgütünün üyesi olmasına gerek yoktur. Ancak failin bu örgüt ile bağlantısı olduğunu veya fail istediğinde bu örgüt üyelerinin harekete geçebileceğini bildirmesi veya bu hususta bir algı yaratması gerekmektedir. Fail aynı zamanda bir suç örgütünün üyesi ise faile ayrıca Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya suç örgütüne üye oma suçundan (TCK m.220) ceza verilecektir.

ŞİKAYET, ZAMANAŞIMI VE UZLAŞTIRMA

 Tehdit suçu sadece mağdurun malvarlığını zarara uğratacağından bahisle işlendiği takdirde şikayete tabidir. Mağdurun malvarlığı değerlerine yöneltilen tehdit suçunda şikayet süresi 6 aydır.

Tehdit suçunun mağdurun şahsının bir zarar uğratılacağından bahisle gerçekleştirilmesi şikayete tabi değildir. Dolayısıyla bu durumda savcılık resen soruşturma başlatacaktır. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

Suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre içerisinde soruşturma başlatılmadığı takdirde faile bir ceza verilemez.

TCK m.106/1 de düzenlenen basit tehdit suçu UZLAŞMAYA TABİ SUÇLARDANDIR. Bu suçun varlığı halinde dosyaya bir uzlaştırmacı atanacaktır.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI (HAGB) , ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASINA ÇEVİRME

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; hakkında cezaya hükmedilen sanığın belirli şartlar altında ve bu şartlara uyması koşuluyla hükmolunan cezanın bir sonuç doğurmamasıdır. Bu suç tipinde kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Erteleme; yapılan yargılama sonucunda belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi olarak tanımlanabilir. Bu suç tipinde de mahkemece verilen ceza ertelenebilmektedir.

Adli para cezası; tek başına veya hapis cezası ile birlikte verilebilen ve ödenmediğinde hapis cezasına çevrilebilen bir yaptırım türüdür. Tehdit suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.

Olası mağduriyetlerin önüne geçmek için İzmir ceza avukatı, İzmir de ceza davasına bakan avukat olarak olarak bizimle irtibata geçebilirsiniz.

İzmir Ceza Avukatı ve İzmir dolandırıcılık davalarına bakan avukat olarak bu yazımızda dolandırıcılık suçu ve cezası, nitelikli dolandırıcılık suçu ve cezası, etkin pişmanlık hükümleri konuları üzerinde duracağız.

Dolandırıcılık suçunda fail, bir kimseyi hileli davranışlarla aldatıp onun veya bir başkasının zararına olarak kendisinin veya üçüncü bir kişinin malvarlığına ilişkin bir yarar elde etmektedir.

Suçun maddi konusunu malvarlığına ilişkin değerler oluşturur. Bu malvarlığı değerleri, taşınır veya taşınmaz mal olabileceği gibi alacak hakkı da olabilir. Bu suç tipinde yapılacak savunma önem teşkil ettiğinden savunmanın Ceza Avukatı ile birlikte yapılması önem arz etmektedir.

Suçun Maddi Unsurları

-Failin hileli davranışlarda bulunması,

– Failin hileli davranışları sonucunda mağdurun aldatılmış olması,

– Mağdurun veya bir üçüncü kişinin zararına olarak failin kendisine veya bir üçüncü kişiye yarar sağlaması.

Hileli Davranış; bir başkasının üzerinde etki meydana getiren ve onu hataya düşürücü her türlü davranıştır. Bu şekilde gerçek gizlenmek veya farklı gösterilmek suretiyle kişinin iradesi sakatlanmakta, bu nedenle mağdur, rıza göstermeyeceği bir konuya rıza göstermekte veya yapmayacağı bir şeyi yapmaktadır. Ancak burada Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için hilenin belirli bir ağırlığa ulaşması ve ustaca sergilenerek mağdurun hileyi kontrol edebilme imkanına yer vermemesi gerekir. Aracın kilometre saatini düşürmek,  12 ayar altının üzerine 18 ayar altın yazmak hileli davranışlara örnek gösterilebilir.

Objektif olarak aldatma kabiliyetine sahip olan fakat mağdurun aldanmadığı hilenin varlığında teşebbüs hükümleri uygulanır.

Aldatma; bu suçun oluşabilmesi için failin hileli davranışlarla mağduru aldatmış olması gerekir. Aldatılan kişi fail tarafından ileri sürülen olguları gerçek sanmalı veya gerçeğe uygun olma olanağından hareket etmelidir. Hileli davranış ile mağdurun aldanması arasında neden sonuç ilişkisi bulunmalı, yani mağdurun içine düştüğü hatalı iradenin nedeni fail tarafından başvurulan hileli davranışlar olmalıdır.

Suçun Manevi Unsuru

Dolandırıcılık kasten işlenilebilen bir suçtur. Bu suçun manevi unsurunu genel kast oluşturur. Kastın hem hileli davranışa, hem bunun sonucunda mağdurun hataya düşürülmesine, hem de haksız yarar sağlamaya yönelik olması gerekir.

Dolandırıcılık Suçunun Nitelikli Halleri (TCK m.158)

1) Suçun Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi; (m.158/1-a)

Burada failin karşı tarafın dini inanç ve duygularını istismar etmesi aranır. Yani dinin bir aldatma aracı olarak kullanılması gerekir.

Aldatma aracı olarak kullanılan ‘büyüyü bozma ya da cini çıkarma’ vb. hususların mağdurun algıladığı dini inanç ve duygulara yönelik olduğu, sanıkların etkisinde kalan mağdurun bu duygularının istismar edilerek irade özgürlüğünün baskı altına alınması sonucunda sanıklara altınlarını verdiği anlaşıldığından, sanıkların sabit kabul edilen eylemi dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.’ (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 04.02.2014, 262/37)

2) Suçun, kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum ve zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi; (m.158/1-b)

Bu halde mağdurun zor veya tehlikeli bir durum içinde bulunması gerekir. Örneğin arabası veya evi yanan, trafik kazası geçiren, hastalığı olan bir kişinin bu halinden yararlanılarak  dolandırılması.

3-) Suçun, kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle işlenmesi; (m.158/1-c)

Bu nitelikli halin gerçekleşmesinde mağdurun yaş küçüklüğü, akıl zayıflığı, sarhoşluğu vb. nedenlerle algılama yeteneğinin zayıflamış olması aranmaktadır.

4) Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi; (m.158/1-d)

Dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi nitelikli halin gerçekleşmesi için yeterli olup ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmüş olmasına gerek yoktur. Nitelikli halin gerçekleşmesi için bu kurum ve kuruluşların adının kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığı da (kurum ve kuruluşlara ait basılı kağıt, evrak, tanıtım kartı, kıyafetler vb.)kullanılmalıdır.

5) Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi; (m.158/1-e)

Dolandırıcılık suçunda zarar görenin kamu kurum ve kuruluşu olması halinde söz konusu olur. Burada dikkat edilmesi gereken husus hangi kurum ve kuruluşların kamusal nitelik taşıdığının belirlenmesidir. Hangi kurum veya kuruluşun kamusal nitelik taşıdığı o kurumun statüsünü düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Kamu kurumu yararına çalışan hayır kurumları bu madde kapsamında değildir.

Bu nitelikli halin gerçekleşmesinde eylemin, kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi aranmaktadır. Örnek olarak; kişinin yalan beyanda bulunarak devletten burs alması, yapılmayan ilaç masraflarının Sgk dan tahsil edilmesi gösterilebilir.

‘22.10.1994 – 22.12.1994 tarihleri arasında düzenlenen 17 adet reçetede tahrifat yapılarak reçetelere fazladan ilaç eklendiği ve küpürlerin reçetelerin arkasına yapıştırıldığı sanığın bu durumu bilerek ilaçların bedeli olan 12.297,500 TL ‘yi mal müdürlüğünden tahsil ettiği anlaşılmakta olup, sanığın eylemi TCY’nin 504/7. Madde ve fıkrasında belirtilen zincirleme dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.’ Yargıtay Ceza Genel Kurulu 03.07.2001 6-149/154)

6) Suçun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi; (m.158/1-f)

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık bilgisayar, cep telefonu, tablet, internet, facebook, instagram, twitter vb. sosyal medya araçlarının kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Örneğin alışveriş sitesi üzerinden satış ilanı koyup mağdurdan satış bedelini aldıktan sonra malın gönderilmemesi veya araç satış ilanı sitesi üzerinden satışa konulan araçta anlaşmaya varıldıktan sonra kaparo alınıp aracın satılmaması hali.  

Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığının kabul edilebilmesi için bankaların olağan faaliyetlerinden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya bankaların maddi varlıklarının suçta araç olarak kullanılarak 3. Kişilerin zararına haksız bir çıkar elde edilmesi gerekir. Dolayısıyla bankaların sadece ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu nitelikli hal uygulanamayacaktır. Ayrıca söz konusu bendin uygulanabilmesi için gerçek bir kişinin aldatılmış olması gerekir.

Başkasına ait banka kartının veya kredi kartının haksız olarak ele geçirilip para çekilmesi nitelikli dolandırıcılık suçunu değil TCK m.245 de düzenlenen Banka veya Kredi Kartının İzinsiz Kullanılması suçunu oluşturur.

‘Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak bir çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.’ (Yargıtay 15. C.D. 18.09.2013, 197/13544)

7)  Suçun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi; (m.158/1-g)

Bu nitelikli halin uygulanmasında Yargıtay’a göre basın ve yayın araçlarının dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Failin, yarar sağlamak için gerçek olmayan bir durumu basın organında haber ya da reklam olarak yayınlatması ve bunu mağduru aldatmada kullanması halinde basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır.

8) Suçun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi. (m.158/1-h)

9) Suçun serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi. (m.158/1-i)

10) Suçun banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi. (m.158/1-j)

 Burada zarar gören banka veya diğer kredi kurumlarıdır. Krediyi alan kişinin kredi tahsis etmekle görevli olanlara yönelik bazı hileli davranışlarda bulunması halinde nitelikli hal gerçekleşmiş olur. Uygulamada sıkça sahte kıymet raporları, sahte nüfus cüzdanı, sahte ehliyet, gerçeğe aykırı bilanço düzenlenerek bu belgelerle kredi temini için bankalara başvurulduğu görülmektedir.

 11) Suçun sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi, (m.158/1-k)

 Burada suçtan zarar gören sigorta şirketidir. Fail haksız olarak sigorta bedeli almak amacıyla bazı hileli davranışlara başvurmaktadır. Uygulamada sıkça karşılaşınlar arasında; trafik kazasında hasarın olduğundan fazla gösterilmesi, işyerinde yangın çıkartılarak sigortadan para alınması.

12) Suçun kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle işlenmesi (m.158/1-l)

 13) Suçun kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak işlenmesi, (m.158/2)

Dolandırıcılık Suçunun Cezası

 Basit Dolandırıcılık Suçunun Cezası;  

Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir. (TCK. m.157)

Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Cezası;

 TCK m. 158’e göre nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen ikşi temel olarak  üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

Ancak suçun;

-Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

-Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

-Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

-Sigorta bedelini almak maksadıyla,

-Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

-Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak,

İşlenmesi halinde nitelikli suçunun cezası alt sınırı 4 yıldan adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

 Nitelikli dolandırıcılık ile basit dolandırıcılık suçlarının, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır. (TCK m.158/3)

 Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur. (TCK m.159)

Dolandırıcılık Suçu Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK m. 168)

 Dolandırıcılık suçunda etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan pişmanlık duyarak suçun olumsuz etkilerini gidermek için yaptığı olumlu davranışlardır.

Suç tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. (TCK m.168/1)

Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. (TCK m.168/2)

Dolandırıcılık Suçunda Uzlaşma

Dolandırıcılık suçunda da basit dolandırıcılık suçu uzlaşmaya tabidir. Basit dolandırıcılık suçunda, uzlaşmacı tarafların uzlaşıp uzlaşamayacağını sormaktadır. Tarafların uzlaşması halinde dosya uzlaşma nedeniyle sona erecektir.

Olası mağduriyetlerin önüne geçmek için İzmir ceza avukatı, İzmir de ceza davasına bakan avukat olarak olarak bizimle irtibata geçebilirsiniz.