Yazılar

Boşanma Davasında Nafaka: Kim Ne Kadar Öder, Nasıl Belirlenir?

Boşanma süreci yalnızca iki tarafın evliliğini sonlandırması anlamına gelmez; maddi ve manevi pek çok sonucu da beraberinde getirir. Nafaka, bu sürecin en çok merak edilen ve en fazla hukuki tartışmaya neden olan konularından biridir. Peki boşanma davasında nafaka nasıl belirlenir? Hangi nafaka türleri vardır? Kim ne kadar nafaka öder? Bu yazımızda tüm detaylarıyla açıklıyoruz.

Nafaka Nedir?

Nafaka, boşanma davası sırasında ya da sonrasında, ekonomik olarak zayıf olan tarafın yaşamını sürdürebilmesi için diğer eş tarafından ödenen maddi destektir. Türk Medeni Kanunu’na göre farklı nafaka türleri mevcuttur ve her biri farklı şartlara bağlı olarak hükmedilir.

Boşanma Davasında Nafaka Türleri

  1. Tedbir Nafakası

Boşanma davası devam ederken, ekonomik olarak mağdur olan eş ya da çocuklar için mahkeme tarafından geçici olarak bağlanan nafaka türüdür. Tedbir nafakası, dava süresince ödenir.

  1. Yoksulluk Nafakası

Boşanma sonrası, evliliğin sona ermesiyle yoksulluğa düşecek olan taraf lehine hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafakanın bağlanabilmesi için nafaka talep eden tarafın boşanmanın kusurlu tarafı olmaması gerekir.

  1. İştirak Nafakası

Velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderlerine katkıda bulunmak üzere ödediği nafaka türüdür. Bu nafaka çocuğun reşit olmasına kadar devam eder.

  1. Yardım Nafakası

Bakmakla yükümlü olunan, ancak boşanma davasının tarafı olmayan kişilere (örneğin yaşlı bir anne ya da kardeş) ödenen nafakadır. Bu tür nafaka, boşanma sürecinden bağımsızdır.

Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?

Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken şu kriterleri göz önünde bulundurur:

  • Tarafların ekonomik ve sosyal durumları
  • Gelir ve giderleri
  • Çocuk varsa sayısı ve ihtiyaçları
  • Kusur oranı (yoksulluk nafakası için)

Örneğin, İzmir’de yaşayan ve düşük gelire sahip bir eşin lehine bağlanacak nafaka miktarı ile yüksek gelirli taraf arasında fark olabilir. Bu nedenle her dosya ayrı ayrı değerlendirilir.

Nafaka Süresi ve Sona Erme Şartları

Yoksulluk nafakası süresiz olarak bağlanabilir; ancak bazı durumlarda sona erer:

  • Nafaka alan kişinin evlenmesi
  • Taraflardan birinin ölmesi
  • Nafaka alan kişinin işe girerek yoksulluğunun sona ermesi
  • Mahkeme kararıyla kaldırılması (örneğin taraflardan birinin ekonomik durumunun değişmesi)

İştirak nafakası ise çocuğun reşit olmasına kadar devam eder.

Nafaka Artırımı veya Azaltımı Mümkün mü?

Evet, nafaka miktarında zaman içinde değişiklik yapılabilir. Nafaka yükümlüsünün gelirinin azalması veya nafaka alan tarafın maddi durumunun iyileşmesi halinde nafakanın azaltılması talep edilebilir. Aynı şekilde, hayat şartlarının değişmesiyle nafakanın artırılması da mümkündür.

Sık Sorulan Sorular

Nafaka Ödemezsem Ne Olur?

Nafaka ödenmediğinde icra takibi başlatılabilir. Hatta 3 ayı geçen ödemelerde hapis cezası dahi gündeme gelebilir.

Nafaka Anlaşmalı Boşanmalarda da Ödenir mi?

Evet. Taraflar anlaşmalı boşanmalarda kendi aralarında nafaka konusunu kararlaştırabilir. Ancak mahkeme onayı şarttır.

Sonuç

Boşanma davalarında nafaka, hem maddi hem de hukuki açıdan dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Hangi tür nafakanın bağlanacağı, ne kadar süreyle ve hangi miktarda ödeneceği her dosyada farklılık gösterir. Bu nedenle, nafaka ile ilgili hak kaybına uğramamak için uzman bir boşanma avukatından destek almak büyük önem taşır.

İzmir’de boşanma avukatı arıyorsanız, nafaka ve diğer aile hukuku konularında size rehberlik edebilirim. Detaylı bilgi ve danışmanlık için iletişim sayfamıza göz atabilirsiniz.

 

BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI

Boşanma Davasında Mal Paylaşımı

Boşanma süreci hem duygusal hem de hukuki açıdan oldukça zorlu bir süreçtir. Tarafların en çok merak ettiği ve anlaşmazlığa düştüğü konuların başında mal paylaşımı gelmektedir. Bu yazımızda, *boşanma davasında mal paylaşımı nasıl olur*, hangi mallar paylaştırılır ve hangi mallar kişisel mal sayılır gibi soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nedir?

Mal paylaşımı, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların boşanma sonrasında nasıl bölüşüleceğini düzenleyen hukuki bir işlemdir. Türkiye’de 2002 yılından bu yana geçerli olan *edinilmiş mallara katılma rejimi*, yasal mal rejimi olarak kabul edilmektedir.

Yasal Mal Rejimi: Edinilmiş Mallara Katılma

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler evlenirken başka bir mal rejimi seçmemişlerse edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur. Bu rejime göre, evlilik süresince elde edilen tüm malvarlığı *edinilmiş mal* sayılır ve eşler arasında eşit olarak paylaşılır.

Edinilmiş Mallar Nelerdir?

– Eşlerin çalışarak kazandığı ücretler (maaş, prim, ikramiye)

– Sosyal güvenlik ya da emeklilik ödemeleri

– Kâr payları, faiz ve benzeri gelirler

– Evlenme süresince alınan taşınmazlar (ev, arsa, araba vs.)

– Bir işletmeden elde edilen kazançlar

Kişisel Mallar Nelerdir?

– Evlilik öncesinde edinilen mallar

– Miras ve bağış yoluyla gelen mallar

– Kişisel kullanım eşyaları

– Manevi tazminat alacakları

Boşanmada Mal Paylaşımı Ne Zaman Yapılır?

Boşanma davası açıldıktan hemen sonra mal paylaşım davası açılabilir ancak mahkeme boşanma kararının kesinleşmesini bekler. Boşanma kararı kesinleştikten sonra da mal paylaşımı davası açılabilir. Mal paylaşımı davası, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır. Aksi halde hak kaybı yaşanabilir.

Mal Paylaşımı Davasında Nelere Dikkat Edilmeli?

– Malların hangi tarihte edinildiği önemlidir. Evlilik öncesi mallar kişisel sayılır.

– Tapu, banka hesap dökümleri, gelir belgeleri gibi evraklar eksiksiz sunulmalıdır.

– Eşlerden biri mal kaçırma amacıyla satış yaparsa, “*mal kaçırma davası (tasfiye öncesi tespit*)” açılabilir.

– Taraflar arasında mal rejimi sözleşmesi varsa, paylaşım buna göre yapılır.

Sık Sorulan Sorular

*Evlilik öncesi alınan ev paylaşılır mı?* 

Hayır, evlilik öncesi alınan ev kişisel mal sayılır ve mal paylaşımına dahil edilmez.

*Ortak borçlar nasıl hesaplanır?* 

Edinilmiş mallarla ilgili olan borçlar düşüldükten sonra kalan değer paylaşılır.

*Ev hanımı olan eş mal paylaşımından yararlanabilir mi?* 

Evet. Çalışmayan eş, diğer eşin evlilik süresince edindiği mallardan pay alma hakkına sahiptir.

Mal paylaşımı, teknik detaylar içeren ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Hakkınızı tam olarak alabilmeniz için mutlaka bir *boşanma avukatı* ile çalışmanız önerilir. Profesyonel bir destekle süreci en doğru şekilde yönetebilir, olası hak kayıplarını önleyebilirsiniz.

Eğer siz de boşanma sürecindeyseniz ve mal paylaşımı hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız, tarafımız ile iletişime geçebilir, randevu alarak sürecinizi güvenle yürütebilirsiniz.

*Boşanma avukatı İzmir, Konak boşanma avukatı, **mal paylaşımı davası avukatı, **boşanma sürecinde haklarınız, **edinilmiş mallar nasıl paylaşılır, **boşanma sonrası mal rejimi tasfiyesi* gibi konularda uzman desteği almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. İzmir ve çevresindeki bölgelerde boşanma davaları ve mal paylaşımı konusunda güçlü bir deneyime sahibiz. Haklarınızı en doğru şekilde öğrenmek ve sürecinizi güvenle yürütmek için hemen randevu alabilirsiniz.

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU (TCK M.132)

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

‘Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’

Kanuni düzenleme ile haberleşmeye katılan kişilerin onayı olmadıkça söz konusu haberleşmelerinin üçüncü kişilerle paylaşılmasının önüne geçmek hedeflenmiştir. Gizliliği ihlal niteliğinde herhangi bir davranışın gerçekleştirilmesiyle birlikte bu suç tamamlanır.

Kişiler arasında herhangi bir araç kullanılmadan gerçekleştirilen haberleşme bu suçun değil, özel yaşamın gizliliğini ihlal ya da kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun konusunu oluşturur.

TCK m. 137’ye göre suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak veya belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi suçun nitelikli halini oluşturur.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal, haberleşmeye katılan kişilerin iradesine aykırı olarak haberleşme içeriğinin görülmesi, duyulması ya da dinlenmesi ile gerçekleştirilebilir. Haberleşme içeriğini öğrenen kişi aynı zamanda bunu başkalarına da ifşa etmiş ise TCK M.132/2 kapsamında daha ağır cezaya çarptırılır.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hakkın kullanılması bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaktadır. Örneğin anne veya babanın küçük çocuklarını korumak maksadıyla çocuklarına yabancı bir kişiden gelen mesajı okumaları bu suçu oluşturmaz.

ŞİKAYET VE UZLAŞTIRMA

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu suçu şikayete tabidir. Şikayet olmadan soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Şikayet süresi fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. 6 aylık süre hak düşürücü süre olup resen dikkate alınması gerekmektedir.

Bu suç uzlaşmaya tabi suçlar arasındadır. Uzlaşma sağlanamaması halinde soruşturma ve kovuşturmaya devam edilebilir.

Aldatma-nedeniyle-bosanma-davasi-izmir-bosanma-avukati-izmir-avukati

ALDATMA – ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Zina (Aldatma); evlilik devam ederken eşlerden birinin karşı cinsten biri ile isteyerek cinsel ilişkide bulunması olarak tanımlanmaktadır. en iyi boşanma avukatı izmir

Eşlerin eşcinsel ilişkileri aldatma/zina olarak kabul edilmez, bu durumda TMK m. 163 gereği haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açılabilir.  en iyi boşanma avukatı izmir

Aldatma/zinanın varlığı için sürekli olarak bir başkası ile cinsel ilişkide bulunulması aranmaz, cinsel ilişkinin bir defa gerçekleştiğinin tespit edilmesi yeterlidir. en iyi boşanma avukatı izmir

Cinsel ilişki de bulunmadan bir başkası ile gezmek, flört etmek zina olarak kabul edilmemektedir. Ancak eşin bir başkası ile aynı otel odasında kalması, eşin yalnızken karşı cinsten birini ortak konuta alması halinde aldatma/zinanın varlığı ispatlanmış kabul edilir.

Aldatmanın ispatında; tanık anlatımları, usulüne uygun olarak elde edilmiş fotoğraf ve video kayıtları, telefon görüşmeleri, sms/whatsapp yazışmaları, banka kayıtları, otel kayıtları, uçak kayıtları, sadece aldatmanın varlığını ispat edebilmek için bir kereliğine yapılmış ses kaydı kullanılabilmektedir. en iyi boşanma avukatı izmir

Aldatma – Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi

Türk Medeni Kanunu’nun 161/2. Maddesinde zina nedeniyle boşanma davası açılmasında hak düşürücü süre düzenlenmiştir. Buna göre; eşlerden birinin aldatma fiilini öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde dava açma hakkı vardır. Her halde aldatma fiilinin gerçekleştirilmesinden 5 yıl içerisinde davanın açılması gerekmektedir. Dolayısıyla diğer eşin aldatmasını 5 yıl içinde ne zaman öğrenmişse, o andan itibaren 6 ay içinde dava açmak zorundadır. 5 yıl sonunda eşin dava açma hakkı sona erer. Süre hak düşürücü süre olduğu için hakim tarafından resen dikkate alınır.

Aldatma sebebiyle boşanma davası açma hakkı düşmüş olsa bile bu durum geçimsizliğe sebep oluyorsa TMK m. 166’ya dayanılarak evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir.en iyi boşanma avukatı izmir

Af

TMK m.161/3 e göre affeden tarafın aldatmaya dayanarak dava açma hakkı yoktur. Eşlerden biri aldatıldığını öğrendikten sonra eşini affedip evliliğine devam ederse sonrasında bu aldatma fiiline dayanarak boşanma davası açamaz. boşanma avukatı izmir avukat

Aldatmaya dayalı boşanma davası sadece aldatma olgusuna dayalı açılabileceği gibi hem aldatma hem de şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına dayalı olarak açılabilir. Bu durumda aldatma eyleminin ispat edilmemesi halinde hakim şiddetli geçimsizlik halinin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarak boşanmaya karar verebilecektir. en iyi boşanma avukatı İzmir

Aldatılan eş aldatma nedeniyle maddi tazminat, manevi tazminat ve nafaka taleplerinde bulunabilir. Hakim tarafından aldatmanın ispat edilip edilmediği, edildi ise aldatan eşin maddi durumu vb. hususlara bakarak aldatılan eş lehine maddi/manevi tazminat ve nafakaya hükmedebilecektir.

Şunu da belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararına göre; eşin aldatma eylemini gerçekleştirdiği üçüncü kişiden sadece aldatma eylemine dayanarak tazminat talep edilebilmesi mümkün değildir. Sadakat yükümlülüğü sadece eşler arasında geçerli olup bu durum haksız fiil olarak da değerlendirilemez.

İzmir Boşanma Avukatı, İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz. olarak boşanma süreciniz için tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

velayetin değiştirilmesi, izmir avukat, izmir velayet avukatı, izmir boşanma avukatı

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI

Türk Medeni Kanunun 335. Maddesinde düzenlendiği üzere ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. (TMK m.336)

Anne ve babanın evli olmaması halinde ise velayet anneye aittir. Anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK m.337)

Velayetin değiştirilmesi davası; çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin, çocuğun velayetini almak için diğer eşe karşı açtığı dava türüdür. Bu dava ile birlikte çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş velayetin kendisine verilmesini sağlayabilmektedir.

Velayetin değiştirilmesi davası ile birlikte, çocuğun eğitim, sağlık, beslenme gibi masraflarının karşılanması için iştirak nafakası verilmesi de talep edilebilmektedir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Hangi Şartlarda Açılabilir ?

Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. (TMK m.183)

Buna göre; çocuğun velayeti kendisine verilmemiş anne veya babanın ya da bir üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocukla şahsi ilişkinin kurulmasının engellenmesi, çocuğun sağlık, güvenlik, eğitim vb. hususlarda kötü şartlar altında bırakılması, çocuğun velayeti kendisine verilen anne veya babanın yeniden evlenmesi, ölüm, çocuğun velayeti kendisine verilen anne veya babanın başka bir yere gitmesi gibi çocuğun menfaatini olumsuz olarak etkileyecek durumlar velayetin değiştirilme sebeplerindendir.

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Çocuğun Görüşü 

Velayetin değiştirilmesi davasında 8 yaş ve üzerindeki çocukların dinlenmesi ve velayet konusundaki görüşü alınmak zorundadır. 8 yaş ve üzerindeki çocuklar dinlenmeden ve görüşü alınmadan mahkemece velayetin değiştirilmesine veya düzenlenmesine karar verilemez. Aksi halde Yargıtay tarafından benimsendiği üzere idrak yaşında olan çocuk dinlenilmeden verilen kararlar bozma nedeni sayılmaktadır. Yaşı küçük çocuklar mahkemede pedagog eşliğinde dinlenmelidir.

Çocuğun hangi ebeveyni yanında kalmak istediğini beyan etmesi tek başına çocuğun velayetinin o ebeveyne verilmesinde yeterli değildir. Hakim tüm hususları birlikte değerlendirerek çocuğun üstün yararı doğrultusunda karar verecektir.

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Yargılama Usulü

Velayetin değiştirilmesi davası basit yargılama usulüne tabidir. Bu yargılama usulünde dilekçeler aşaması dava dilekçesi ile cevap dilekçesinden ibarettir. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra hakim duruşma gününü tayin edecektir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Velayetin değiştirilmesi davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Bu nedenle velayetin değiştirilmesi davasını açmak isteyen kişiler davayı Aile Mahkemelerinde açmalıdır.

Yetkili mahkeme ise çocuğun ikametgahının bulundu yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri Aile Mahkemesidir.

Velayetin Değiştirilmesi Davasının Sonuçları

Velayetin değiştirilmesi davası sonunda hakim davacı ebeveynin talebini kabul ederse çocuğun velayeti davacı ebeveyne verilir. Bununla birlikte velayeti kendisinden alınan ebeveyn ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilir.

Aynı zamanda çocuğun velayeti ile birlikte çocuğun eğitim, beslenme, sağlık gibi masraflarının karşılanması için velayeti kaybeden ebeveyn tarafından ekonomik gücü oranında iştirak nafakası ödenmesine hükmedilebilmektedir.

Velayetin değiştirilmesi davasının çok önemli hazırlık süreci bulunmaktadır. Yine dava süreci gerek usul gerekse de esas yönünden iyi ve etkin bir takip gerektirmektedir. Bu nedenle kişilerin Aile Hukuku alanında uzman avukat ile çalışmasını tavsiye ediyoruz.

İzmir velayet davası avukatı, İzmir Boşanma Avukatıİzmir Boşanma Davasına Bakan Avukatlarİzmir Aile Hukuku Avukatıİzmir Nafaka Davası Avukatı olarak tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.