Boşanma Davasında Nafaka: Kim Ne Kadar Öder, Nasıl Belirlenir?

Boşanma süreci yalnızca iki tarafın evliliğini sonlandırması anlamına gelmez; maddi ve manevi pek çok sonucu da beraberinde getirir. Nafaka, bu sürecin en çok merak edilen ve en fazla hukuki tartışmaya neden olan konularından biridir. Peki boşanma davasında nafaka nasıl belirlenir? Hangi nafaka türleri vardır? Kim ne kadar nafaka öder? Bu yazımızda tüm detaylarıyla açıklıyoruz.

Nafaka Nedir?

Nafaka, boşanma davası sırasında ya da sonrasında, ekonomik olarak zayıf olan tarafın yaşamını sürdürebilmesi için diğer eş tarafından ödenen maddi destektir. Türk Medeni Kanunu’na göre farklı nafaka türleri mevcuttur ve her biri farklı şartlara bağlı olarak hükmedilir.

Boşanma Davasında Nafaka Türleri

  1. Tedbir Nafakası

Boşanma davası devam ederken, ekonomik olarak mağdur olan eş ya da çocuklar için mahkeme tarafından geçici olarak bağlanan nafaka türüdür. Tedbir nafakası, dava süresince ödenir.

  1. Yoksulluk Nafakası

Boşanma sonrası, evliliğin sona ermesiyle yoksulluğa düşecek olan taraf lehine hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafakanın bağlanabilmesi için nafaka talep eden tarafın boşanmanın kusurlu tarafı olmaması gerekir.

  1. İştirak Nafakası

Velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderlerine katkıda bulunmak üzere ödediği nafaka türüdür. Bu nafaka çocuğun reşit olmasına kadar devam eder.

  1. Yardım Nafakası

Bakmakla yükümlü olunan, ancak boşanma davasının tarafı olmayan kişilere (örneğin yaşlı bir anne ya da kardeş) ödenen nafakadır. Bu tür nafaka, boşanma sürecinden bağımsızdır.

Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?

Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken şu kriterleri göz önünde bulundurur:

  • Tarafların ekonomik ve sosyal durumları
  • Gelir ve giderleri
  • Çocuk varsa sayısı ve ihtiyaçları
  • Kusur oranı (yoksulluk nafakası için)

Örneğin, İzmir’de yaşayan ve düşük gelire sahip bir eşin lehine bağlanacak nafaka miktarı ile yüksek gelirli taraf arasında fark olabilir. Bu nedenle her dosya ayrı ayrı değerlendirilir.

Nafaka Süresi ve Sona Erme Şartları

Yoksulluk nafakası süresiz olarak bağlanabilir; ancak bazı durumlarda sona erer:

  • Nafaka alan kişinin evlenmesi
  • Taraflardan birinin ölmesi
  • Nafaka alan kişinin işe girerek yoksulluğunun sona ermesi
  • Mahkeme kararıyla kaldırılması (örneğin taraflardan birinin ekonomik durumunun değişmesi)

İştirak nafakası ise çocuğun reşit olmasına kadar devam eder.

Nafaka Artırımı veya Azaltımı Mümkün mü?

Evet, nafaka miktarında zaman içinde değişiklik yapılabilir. Nafaka yükümlüsünün gelirinin azalması veya nafaka alan tarafın maddi durumunun iyileşmesi halinde nafakanın azaltılması talep edilebilir. Aynı şekilde, hayat şartlarının değişmesiyle nafakanın artırılması da mümkündür.

Sık Sorulan Sorular

Nafaka Ödemezsem Ne Olur?

Nafaka ödenmediğinde icra takibi başlatılabilir. Hatta 3 ayı geçen ödemelerde hapis cezası dahi gündeme gelebilir.

Nafaka Anlaşmalı Boşanmalarda da Ödenir mi?

Evet. Taraflar anlaşmalı boşanmalarda kendi aralarında nafaka konusunu kararlaştırabilir. Ancak mahkeme onayı şarttır.

Sonuç

Boşanma davalarında nafaka, hem maddi hem de hukuki açıdan dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Hangi tür nafakanın bağlanacağı, ne kadar süreyle ve hangi miktarda ödeneceği her dosyada farklılık gösterir. Bu nedenle, nafaka ile ilgili hak kaybına uğramamak için uzman bir boşanma avukatından destek almak büyük önem taşır.

İzmir’de boşanma avukatı arıyorsanız, nafaka ve diğer aile hukuku konularında size rehberlik edebilirim. Detaylı bilgi ve danışmanlık için iletişim sayfamıza göz atabilirsiniz.

 

Anlaşmalı Boşanma Davası 2025

Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma yollarından biri olup, tarafların karşılıklı olarak boşanma kararı aldıkları, anlaşmazlıkların olmadığı durumlarda tercih edilir. Anlaşmalı boşanma davası 2025 yılında, özellikle hızla ilerleyen hukuk süreçleri ve tarafların anlaşmaya varabilmesi açısından önemli bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Peki, 2025 yılında anlaşmalı boşanma süreci nasıl işler, hangi şartlar gereklidir ve tarafların dikkat etmesi gereken noktalar nelerdir? Bu yazıda tüm bu sorulara cevap arayacağız.

Anlaşmalı Boşanma Nedir?

Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma konusunda tamamen fikir birliği içinde oldukları nafaka, çocukların velayeti ve diğer önemli hususlarda uzlaştıkları bir boşanma şeklidir. Taraflar, boşanma davalarında herhangi bir çekişmeye girmeden, bir protokol (boşanma protokolü) hazırlayarak mahkemeye başvururlar. Bu protokolde, mal paylaşımı, çocukların bakım ve eğitimine dair düzenlemeler, nafaka miktarı gibi konular detaylı bir şekilde belirlenir. Anlaşmalı boşanma, normal boşanma davalarına göre daha hızlı ve daha az maliyetli olabilir.

2025 Yılında Anlaşmalı Boşanma Davası İçin Gerekli Şartlar

Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için 2025 yılında geçerli olan bazı temel şartlar bulunmaktadır:

  1. Tarafların Karşılıklı Olarak Boşanmak İstemesi: Anlaşmalı boşanma için en temel şart, eşlerin karşılıklı olarak boşanmayı istemesidir. Eşlerin herhangi bir şekilde anlaşmazlık yaşaması ya da boşanma konusunda birbirleriyle uzlaşamaması durumunda, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez.
  2. Evlenme Süresi En Az 1 Yıl Olmalı: Eşlerin, boşanma davası açmadan önce en az bir yıl evli olmaları gerekmektedir. Bu şart, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan bir düzenlemedir.
  3. Boşanma Protokolü Hazırlanmalı: Taraflar, mal paylaşımı, çocukların durumu, nafaka ve diğer hukuki düzenlemelere dair anlaşmaya vararak bir protokol hazırlamalıdır. Bu protokol, mahkemeye sunulacak ve mahkeme tarafından onaylanacaktır.
  4. Çocukların Velayeti: Eğer çiftin çocukları varsa, anlaşmalı boşanma sırasında çocukların kimde kalacağı, ziyaret hakları ve diğer önemli konular protokole yazılmalıdır. Çocukların yüksek yararı göz önünde bulundurularak bu düzenlemeler yapılmalıdır.
  5. Tarafların Mahkemede Hazır Bulunması: Anlaşmalı boşanma davası, tarafların bizzat mahkemeye başvurduğu bir davadır. Eşler, protokollerini sunarak boşanmayı talep ettikleri mahkemeye katılmalıdırlar. Genellikle bir duruşma yapılır, ancak süreç oldukça hızlı ilerler.

2025’te Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

2025 yılında anlaşmalı boşanma davalarının süresi, anlaşmazlık bulunmayan durumlar için oldukça kısa olabilir. Eşler, protokol konusunda önceden anlaşmışlarsa, mahkeme süreci genellikle 1-3 ay arasında tamamlanabilir. Ancak, her davada durum farklılık gösterebilir. Mahkemeye başvurduktan sonra, tarafların protokolü mahkeme tarafından incelenir ve onaylanması sağlanır. Eğer protokolde herhangi bir hata ya da eksiklik yoksa, boşanma kararı hızlı bir şekilde alınabilir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nasıl Hazırlanır?

Anlaşmalı boşanma davasında, boşanma protokolü hazırlamak büyük önem taşır. Bu protokolde aşağıdaki unsurlar bulunmalıdır:

  • Nafaka Düzenlemeleri: Nafaka miktarı ve ödeme şekli net bir şekilde belirlenmelidir. Eşler arasında nafaka konusunda uzlaşı sağlanmalı, bu husus protokole eklenmelidir.
  • Çocukların Velayeti: Eğer çiftin çocukları varsa, çocukların hangi tarafta kalacağı, diğer tarafın ziyaret hakları, çocukların bakım masraflarının nasıl karşılanacağı protokole yazılmalıdır.
  • Diğer Düzenlemeler: Boşanma sürecinde tarafların talep edebileceği diğer hususlar da protokole dahil edilebilir. Örneğin, eşler arası iletişim şekli, yaşam standartları gibi detaylar protokolde yer alabilir.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Avukatın Rolü

2025 yılında anlaşmalı boşanma davalarında avukat desteği almak, her ne kadar zorunlu olmasa da son derece faydalıdır. Avukat, boşanma protokolünün hukuki açıdan doğru bir şekilde hazırlanmasını sağlar, tarafların haklarını güvence altına alır ve sürecin hızlı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur. Ayrıca, mal paylaşımı ya da nafaka konusunda uzman bir avukat, tarafların haklarını koruyarak her iki taraf için adil bir çözüm önerisi sunabilir.

Anlaşmalı Boşanmanın Avantajları ve Dezavantajları

Avantajlar:

  • Hızlı ve Düşük Maliyetli: Çekişmeli boşanma davalarına göre çok daha hızlı ve düşük maliyetlidir.
  • Uzlaşma ve Anlayış: Taraflar arasında anlaşmazlık yoksa, boşanma süreci daha az stresli ve daha sağlıklı ilerler.
  • Çocuklar İçin Olumlu: Anlaşmalı boşanma, çocuklar için daha az travmatik olabilir çünkü ebeveynler arasında uzlaşma olduğu için ortam daha huzurludur.

Dezavantajlar:

  • Her Durum İçin Uygun Değil: Taraflar arasında ciddi anlaşmazlıklar varsa ya da bir tarafın hakları ihlal ediliyorsa, anlaşmalı boşanma çözüm olmayabilir.
  • Bazı Durumlarda Eksik ve Hızlı Kararlar: Taraflar aceleyle anlaşmaya varabilir, bu da ilerleyen dönemde adaletsiz bir mal paylaşımına ya da nafakaya yol açabilir.

Sonuç Olarak

2025 yılında anlaşmalı boşanma, boşanma sürecini daha hızlı ve sorunsuz hale getirmek isteyen çiftler için ideal bir yol olabilir. Eşlerin karşılıklı anlaşmaya vardığı ve protokol ile her şeyin düzenlendiği bu süreç, özellikle çocuklu aileler için bile en sağlıklı çözüm olabilir. Ancak, protokolün doğru hazırlanması ve tarafların haklarının gözetilmesi çok önemlidir. Bu nedenle, sürecin başından itibaren bir avukattan destek almak faydalı olacaktır.

Anlaşmalı boşanma, tarafların hızlı bir şekilde boşanmasını sağlasa da, dikkat edilmesi gereken tüm detayları göz önünde bulundurarak hareket etmek gerekir. 2025 yılı itibarıyla, her şeyin hukuki olarak sağlam bir temele dayandığı, adil ve uzlaşma odaklı bir boşanma süreci, gelecekteki ilişkiler ve yaşam standartları açısından büyük önem taşır.

Profesyonel destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI

Boşanma Davasında Mal Paylaşımı

Boşanma süreci hem duygusal hem de hukuki açıdan oldukça zorlu bir süreçtir. Tarafların en çok merak ettiği ve anlaşmazlığa düştüğü konuların başında mal paylaşımı gelmektedir. Bu yazımızda, *boşanma davasında mal paylaşımı nasıl olur*, hangi mallar paylaştırılır ve hangi mallar kişisel mal sayılır gibi soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nedir?

Mal paylaşımı, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların boşanma sonrasında nasıl bölüşüleceğini düzenleyen hukuki bir işlemdir. Türkiye’de 2002 yılından bu yana geçerli olan *edinilmiş mallara katılma rejimi*, yasal mal rejimi olarak kabul edilmektedir.

Yasal Mal Rejimi: Edinilmiş Mallara Katılma

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler evlenirken başka bir mal rejimi seçmemişlerse edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur. Bu rejime göre, evlilik süresince elde edilen tüm malvarlığı *edinilmiş mal* sayılır ve eşler arasında eşit olarak paylaşılır.

Edinilmiş Mallar Nelerdir?

– Eşlerin çalışarak kazandığı ücretler (maaş, prim, ikramiye)

– Sosyal güvenlik ya da emeklilik ödemeleri

– Kâr payları, faiz ve benzeri gelirler

– Evlenme süresince alınan taşınmazlar (ev, arsa, araba vs.)

– Bir işletmeden elde edilen kazançlar

Kişisel Mallar Nelerdir?

– Evlilik öncesinde edinilen mallar

– Miras ve bağış yoluyla gelen mallar

– Kişisel kullanım eşyaları

– Manevi tazminat alacakları

Boşanmada Mal Paylaşımı Ne Zaman Yapılır?

Boşanma davası açıldıktan hemen sonra mal paylaşım davası açılabilir ancak mahkeme boşanma kararının kesinleşmesini bekler. Boşanma kararı kesinleştikten sonra da mal paylaşımı davası açılabilir. Mal paylaşımı davası, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır. Aksi halde hak kaybı yaşanabilir.

Mal Paylaşımı Davasında Nelere Dikkat Edilmeli?

– Malların hangi tarihte edinildiği önemlidir. Evlilik öncesi mallar kişisel sayılır.

– Tapu, banka hesap dökümleri, gelir belgeleri gibi evraklar eksiksiz sunulmalıdır.

– Eşlerden biri mal kaçırma amacıyla satış yaparsa, “*mal kaçırma davası (tasfiye öncesi tespit*)” açılabilir.

– Taraflar arasında mal rejimi sözleşmesi varsa, paylaşım buna göre yapılır.

Sık Sorulan Sorular

*Evlilik öncesi alınan ev paylaşılır mı?* 

Hayır, evlilik öncesi alınan ev kişisel mal sayılır ve mal paylaşımına dahil edilmez.

*Ortak borçlar nasıl hesaplanır?* 

Edinilmiş mallarla ilgili olan borçlar düşüldükten sonra kalan değer paylaşılır.

*Ev hanımı olan eş mal paylaşımından yararlanabilir mi?* 

Evet. Çalışmayan eş, diğer eşin evlilik süresince edindiği mallardan pay alma hakkına sahiptir.

Mal paylaşımı, teknik detaylar içeren ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Hakkınızı tam olarak alabilmeniz için mutlaka bir *boşanma avukatı* ile çalışmanız önerilir. Profesyonel bir destekle süreci en doğru şekilde yönetebilir, olası hak kayıplarını önleyebilirsiniz.

Eğer siz de boşanma sürecindeyseniz ve mal paylaşımı hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız, tarafımız ile iletişime geçebilir, randevu alarak sürecinizi güvenle yürütebilirsiniz.

*Boşanma avukatı İzmir, Konak boşanma avukatı, **mal paylaşımı davası avukatı, **boşanma sürecinde haklarınız, **edinilmiş mallar nasıl paylaşılır, **boşanma sonrası mal rejimi tasfiyesi* gibi konularda uzman desteği almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. İzmir ve çevresindeki bölgelerde boşanma davaları ve mal paylaşımı konusunda güçlü bir deneyime sahibiz. Haklarınızı en doğru şekilde öğrenmek ve sürecinizi güvenle yürütmek için hemen randevu alabilirsiniz.

MALA ZARAR VERME SUÇU (TCK M.151)

Mala zarar verme suçu Türk Ceza Kanunu’nun 151. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Burada suçun konusu taşınır veya taşınmaz maldır. Suçun maddi unsurlarını oluşturan hareketler; yıkma, tahrip etme, yok etme, bozma, kullanılamaz hale getirme, kirletme biçiminde sayılmıştır. Burada ki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesi suçun meydana gelmesine yol açmaktadır.

Yıkmak sadece taşınmaz mallar açısından söz konusu olmaktadır. Tahrip etmek, bir eşyayı zarar görmüş hale getirmek, tamamen kırmadan eğip bükmek gibi anlamlara sahiptir. Yok etmek, suça konu malın maddi varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozmak, suça konu malın özgülendiği amaca uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletmek, önceki hale getirilmesi için önemli bir çaba gerektiren mal üzerinde meydana getirilen değişikliktir.

TCK m.152’de mala zarar verme suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. Buna göre:

“ Mala zarar verme suçunun;

  1. a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
  2. b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,
  3. c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç,
  4. d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında, e) Grev veya lokavt hallerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
  5. f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
  6. g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Mala zarar verme suçunun; a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,

  1. b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
  2. c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak, işlenmesi halinde, verilecek ceza bir katına kadar artırılır.

(3) Mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.”

SUÇA TEŞEBBÜS

Suçta teşebbüs mümkündür. Bu durumda hakim, o ana kadar yapılan hareketlerin mal üzerinde meydana getirdiği tehlikenin ağırlığını göz önünde bulundurarak cezayı teşebbüs nedeniyle indirir.

MALA ZARAR VERME SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

Bu suçta etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak mümkündür.  Suçun tamamlanmasına rağmen savcılık tarafından soruşturma başlatılmış ancak henüz dava açılmamışsa zararın bu aşamada giderilmesi halinde cezanın 2/3’üne kadarı indirilebilir. Dava açıldıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce zarar giderilirse failin cezası ½ oranında indirim yapılabilir.

ŞAHSİ CEZASIZLIK HALİ VE CEZA İNDİRİMİ

Aralarında ayrılık kararı verilmemiş eşler arasında, eşlerden biri diğerine karşı bu suçu işlediğinde, Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlık aleyhine işlenirse, Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden biri aleyhine işlenirse suçu işleyen akraba aleyhine ceza verilemez.

ŞİKAYET SÜRESİ, ZAMANAŞIMI VE UZLAŞTIRMA

Mala zarar verme suçunun basit hali şikayete tabi olup, şikayet süresi failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Suçun nitelikli halleri ise şikayete tabi değildir. Kişi şikayetçi olmasa bile 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde soruşturulabilir. Mala zarar verme suçunun basit hali uzlaştırma kapsamındadır.

Hakkınızda açılmış soruşturmalar ve ceza davaları hakkında hukuki destek almak için İzmir ceza avukatı olarak bizimle irtibata geçebilirsiniz.

 

İzmir ceza avukatı Mert Sezgin

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU (TCK M.209)

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması suçu Türk Ceza Kanunu’nun 209. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

 “Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

“ İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.”

Bu suçla korunmak istenilen hukuki yarar sözleşmelere olan güvenin sağlanmasıdır. Suçun konusu imzalı olan tamamen veya kısmen boş bir kağıttır. Fail kendisine teslim edildiği anda belge olmayan imzalı kağıdı belge haline getirmektedir. Bu suçun oluşabilmesi için imza sahibinin kağıdı faile kendi isteği ile teslim etmiş olması gerekir. Suç imzalı ve kısmen veya tamamen boş kağıdın verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulmasıyla tamamlanır.  Ancak imzalı ve tamamen veya kısmen boş kağıdın teslim edilen kişi dışında başka bir kişi tarafından hukuka aykırı bir biçimde ele geçirildikten sonra doldurulup belge haline getirilmesi durumunda belgede sahtecilik suçu oluşur.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Şikayete Tabidir

Mağdur şikayet hakkını suçun öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde yapması gerekir. Aksi halde kişi şikayet hakkını kaybetmektedir. Şikayetten vazgeçme kamu davasının düşmesi sonucunu doğurur.

 Bu suç tipi uzlaşmaya bağlı suçlar kategorisinde yer almaktadır.

Uzlaşma; şüpheli ile mağdurun bir uzlaştırmacı aracılığıyla görüşme sağlanarak uzlaşmasıdır. Uzlaşma sağlanması halinde dava açılmamaktadır. Bu suç tipinde olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun, üzerinden 8 yıl geçtikten sonra öğrenilmesi ve şikayette bulunulmadı halinde dava zamanaşımına uğramış olmaktadır.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması suçu kapsamında verilen hapis cezası para cezasına çevrilebilir. Şartların oluşması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği gibi verilen cezada erteleme yoluna gidilebilir. Bu suç tipinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

İzmir ceza avukatı olarak tarafımızla iletişime geçebilirsiniz.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU (TCK m.109)