Yazılar

Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine göre; ‘’Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. boşanma avukatı

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.’’ boşanma avukatı

TERKİN ŞARTLARI

a-) Eşlerden birinin ortak konutu terk etmesi. boşanma avukatı

-Ortak konut, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla terk edilmelidir. Konuttan ayrılmak haklı bir sebebe dayanıyorsa terk olarak kabul edilmez. Örneğin iş için seyahate çıkma, askere gitme, cenazeye gitme vb. Ayrıcı eşlerden biri eşini anne ve babası ile oturmaya zorlaması halinde terk haklı sebebe dayanır.

-Tek için haklı sebep ortadan kalktıktan sonra eşin ortak konuta dönmemeye devam etmesi. Örneğin cenaze için farklı bir şehre giden eşin aradan uzun zaman geçmesine rağmen geri dönmemesi. boşanma avukatı

-Eşin diğer eşi haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmesini engellemesi hali de terk olarak kabul edilir. Örneğin eşin haklı bir sebep olmadan evin anahtarlarını değiştirerek konuta almaması.

b-) Terkin en az 6 ay sürmüş olması gerekir.  6 aylık süre dolmadan terke boşanma davası açılması mümkün değildir.

c-) Terk eden eşe hakim veya noter aracılığıyla ihtarda bulunulması ve buna rağmen eşin konuta dönmemesi gerekir. boşanma avukatı

Eşe ihtar çekilebilmesi için terk ettiği tarihten itibaren 4 ay geçmiş olması gerekir. 6 aylık sürenin 4 ayı ihtardan önce 2 ayı ihtardan sonra geçerek dolmalıdır. İhtar bu 4 aylık süreçten sonra istenilen zamanda çekilebilir. Bu süreler dolduktan sonra terke dayalı boşanma davası açılabilir.

Terk mutlak bir boşanma sebebi olup kanunda düzenlenen şartlar gerçekleşmişse hakim boşanmaya karar vermek zorundadır. Şartlar gerçekleştikten sonra terk eden eşin konuta dönmek istemesi veya dönmesi davayı değiştirmez. boşanma avukatı

Boşanma davaları detaylı hukuki bilgiye ve usul kurallarına dayanmaktadır. Bu nedenle tarafların davalarını avukat aracılığı ile açmalarını tavsiye etmekteyiz. Boşanma davalarınız ile ilgili Boşanma Avukatı olarak her zaman tarafımızla iletişime geçebilirsiniz.

Zina (Aldatma); evlilik devam ederken eşlerden birinin karşı cinsten biri ile isteyerek cinsel ilişkide bulunması olarak tanımlanmaktadır. en iyi boşanma avukatı izmir

Eşlerin eşcinsel ilişkileri aldatma/zina olarak kabul edilmez, bu durumda TMK m. 163 gereği haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açılabilir.  en iyi boşanma avukatı izmir

Aldatma/zinanın varlığı için sürekli olarak bir başkası ile cinsel ilişkide bulunulması aranmaz, cinsel ilişkinin bir defa gerçekleştiğinin tespit edilmesi yeterlidir. en iyi boşanma avukatı izmir

Cinsel ilişki de bulunmadan bir başkası ile gezmek, flört etmek zina olarak kabul edilmemektedir. Ancak eşin bir başkası ile aynı otel odasında kalması, eşin yalnızken karşı cinsten birini ortak konuta alması halinde aldatma/zinanın varlığı ispatlanmış kabul edilir.

Aldatmanın ispatında; tanık anlatımları, usulüne uygun olarak elde edilmiş fotoğraf ve video kayıtları, telefon görüşmeleri, sms/whatsapp yazışmaları, banka kayıtları, otel kayıtları, uçak kayıtları, sadece aldatmanın varlığını ispat edebilmek için bir kereliğine yapılmış ses kaydı kullanılabilmektedir. en iyi boşanma avukatı izmir

Aldatma – Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi

Türk Medeni Kanunu’nun 161/2. Maddesinde zina nedeniyle boşanma davası açılmasında hak düşürücü süre düzenlenmiştir. Buna göre; eşlerden birinin aldatma fiilini öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde dava açma hakkı vardır. Her halde aldatma fiilinin gerçekleştirilmesinden 5 yıl içerisinde davanın açılması gerekmektedir. Dolayısıyla diğer eşin aldatmasını 5 yıl içinde ne zaman öğrenmişse, o andan itibaren 6 ay içinde dava açmak zorundadır. 5 yıl sonunda eşin dava açma hakkı sona erer. Süre hak düşürücü süre olduğu için hakim tarafından resen dikkate alınır.

Aldatma sebebiyle boşanma davası açma hakkı düşmüş olsa bile bu durum geçimsizliğe sebep oluyorsa TMK m. 166’ya dayanılarak evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir.en iyi boşanma avukatı izmir

Af

TMK m.161/3 e göre affeden tarafın aldatmaya dayanarak dava açma hakkı yoktur. Eşlerden biri aldatıldığını öğrendikten sonra eşini affedip evliliğine devam ederse sonrasında bu aldatma fiiline dayanarak boşanma davası açamaz. boşanma avukatı izmir avukat

Aldatmaya dayalı boşanma davası sadece aldatma olgusuna dayalı açılabileceği gibi hem aldatma hem de şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına dayalı olarak açılabilir. Bu durumda aldatma eyleminin ispat edilmemesi halinde hakim şiddetli geçimsizlik halinin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarak boşanmaya karar verebilecektir. en iyi boşanma avukatı İzmir

Aldatılan eş aldatma nedeniyle maddi tazminat, manevi tazminat ve nafaka taleplerinde bulunabilir. Hakim tarafından aldatmanın ispat edilip edilmediği, edildi ise aldatan eşin maddi durumu vb. hususlara bakarak aldatılan eş lehine maddi/manevi tazminat ve nafakaya hükmedebilecektir.

Şunu da belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararına göre; eşin aldatma eylemini gerçekleştirdiği üçüncü kişiden sadece aldatma eylemine dayanarak tazminat talep edilebilmesi mümkün değildir. Sadakat yükümlülüğü sadece eşler arasında geçerli olup bu durum haksız fiil olarak da değerlendirilemez.

İzmir Boşanma Avukatı, İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz. olarak boşanma süreciniz için tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

TMK madde 162’de ‘’Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.’’ denilmek suretiyle mutlak, kusura dayalı ve özel boşanma sebebi sayılmıştır. Kanun maddesinde sayılan boşanma sebebi üç farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Hayata Kast

Eşin diğer eşi öldürme niyetini ortaya koyacak fiillerde bulunmasıdır. Eşin diğerini öldürmeye teşebbüs etmesi, intihara teşvik veya yardım etmesi, eşin hayatta kalması için bir fiilde bulunması gerekirken bunu yapmaması hayata kast sebebi olarak sayılabilir. Eşin hayata kast eylemini harekete geçirdikten sonra eşini öldürmekten vazgeçmesi halinde de hayata kast şartı gerçekleşmiş kabul edilir. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Pek Fena Muamele

Eşin diğerinin vücut bütünlüğüne veya sağlığına karşı gerçekleştirdiği her türlü saldırı pek fena muamele olarak kabul edilir. Bu saldırının sürekli veya düzenli aralıklarda olması şart değildir, bazen tek bir davranış da pek fena muamelenin oluşması için yeterlidir. Eşini dövmek, normal olmayan cinsel ilişkiye zorlamak, eve kilitlemek verilebilecek örneklerden bazılarıdır. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Onur Kırıcı Davranış

Eşin diğer eşi aşağılamak, küçük düşürmek maksadıyla onuruna yönelik yaptığı haksız saldırıdır. Eşine sinirlenip toplum içinde ona hakaret etmek, eşini evden dışarı atmak, eşine iftirada bulunmak örnek verilebilir.

Yukarıda sayılan boşanma sebeplerine maruz kalan eşin bu sebeplerden boşanma hakkı boşanma sebebini öğrenmesinden (eylemlerin kendisine gerçekleştirilmesinden itibaren) 6 ay ve her halde sebebin doğumu üzerinden 5 yıl içerisinde dava açması gereklidir. Söz konusu süreler hak düşürücü süre olup hakim tarafından resen dikkat edilecektir. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Eşin yukarıda sayılan boşanma sebeplerine maruz kalmasından sonra diğer eşi affetmesi halinde ise sonradan bu sebeplere dayanarak boşanmaya karar verilmesini isteme hakkı yoktur. izmir boşanma avukatı izmir avukatı

Maddi, Manevi Tazminat ve Nafaka

Hayata kast, pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranışa maruz kalan, kişilik hakkı saldırıya uğrayan kusursuz veya daha az kusurlu eş kusurlu eşinden uygun bir maddi/manevi tazminat ve nafaka isteyebilir.

Kusursuzluk mutlak bir kusursuzluk değildir. Çünkü boşanma davasında taraflardan birinin hiç kusurunun bulunmaması nadiren rastlanılan durumlardandır. Burada önemli olan tazminat isteyen eşin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı değil boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığıdır. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Tazminatın miktarı hakim tarafından belirlenir. Tazminat miktarının uğranılan zararın tam karşılığı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Hakim, tarafların mali ve sosyal durumlarını ve kusur derecelerini göz önünde bulundurarak tazminat miktarını belirler. Maddi ve manevi tazminatın mutlaka boşanma davası ile istenilmesi zorunlu değildir. Ayrı bir dava ile de talep edilebilir. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Nafakayı ödeyecek olan eşin mali gücü nafaka miktarının belirlenmesinde önem arz etmektedir. Nafaka ödeme yükümlüsünün hiç ödeme gücü yoksa yoksulluk nafakasına karar verilemez. Yoksulluk nafakasının amacı talepte bulunanı yoksulluktan kurtarmaktır.

İzmir Boşanma Avukatı, İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz. olarak boşanma süreciniz için tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

Taksirle yaralama suçu Türk Ceza Kanunun 89. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; en iyi ceza avukatı

‘’(1)Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. en iyi ceza avukatı

 (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.’’

Taksirle yaralamaya örnek verilecek olursa kişinin hayvanını başıboş bırakması neticesinde hayvanın bir bir kimseye saldırıp onu yaralaması durumunda taksirle yaralama suçu ortaya çıkar.

Taksirle yaralama suçu iş kazaları açısından da önemli bir yer teşkil etmektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 77/1’e göre ‘’İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.’’ Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya ihmal eden işverenler, işçilerin yaralanması neticesinde taksirle yaralama suçundan sorumlu tutulurlar. en iyi ceza avukatı

TAKSİRLE YARALAMADA TAZMİNAT SORUMLULUĞU

Taksirle yaralanmaya maruz kalan kişinin maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır.

Trafik kazasında yaralanan kişi,  iş kazasında işverenin ihmali nedeniyle yaralanan kişilerin veya doktor uygulamasında yaralanan kişilerin tazminat hakları bulunmaktadır.

GÖREVLİ MAHKEME

Taksirle yaralama suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. en iyi ceza avukatı

ŞİKAYET, ZAMANAŞIMI VE UZLAŞTIRMA

Taksirle yaralama suçu şikayete tabi suçlardandır. Ancak suçun TCK M89/2-3-4 de düzenlenen nitelikli hallerinin bilinçli taksir halinde işlenmesi durumunda soruşturma ve kovuşturma şikayete tabi değildir.

Dava zamanaşımı 8 yıldır. Suç uzlaştırmaya tabi olup uzlaştırma prosedürü uygulanmadan yargılama yapılabilmesi mümkün değildir.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI VE ERTELEME

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; hakkında cezaya hükmedilen sanığın belirli şartlar altında ve bu şartlara uyması koşuluyla hükmolunan cezanın bir sonuç doğurmamasıdır. Bu suç tipinde kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. en iyi ceza avukatı

Erteleme; yapılan yargılama sonucunda belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi olarak tanımlanabilir. Bu suç tipinde de mahkemece verilen ceza ertelenebilmektedir.

İzmir’de Ceza Avukatı, İzmir Ceza Avukatı, İzmir’de en iyi Ceza Avukatı, araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca Ceza Hukukuna ilişkin davalar Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek bedeller talep edilmemekte kişilerin mağduriyetlerinin en kolay yoldan giderilebilmesi hedeflenmektedir. İzmir de avukat ceza avukatı

İzmir Ceza Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

Kişinin koruma amaçlı olarak özgürlüğünün kısıtlanabilmesi için kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. İzmir en iyi boşanma avukatı

Türk Medeni Kanunu m.432’de koruma amaçlı özgürlüğün kısıtlanmasının koşulları düzenlenmiştir. Buna göre; ‘‘Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir. Görevlerini yaparlarken bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlileri, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. Bu konuda kişinin çevresine getirdiği külfet de göz önünde tutulur. İlgili kişi durumu elverir elvermez kurumdan çıkarılır.’’ İzmir en iyi boşanma avukatı

Düzenlemeye göre kişinin koruma amaçlı kısıtlanması için; özel koruma ihtiyacı, zayıflık durumu, zayıflık durumunun sürekliliği, toplum için tehlike oluşturma gibi şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

TMK m.432/1 de belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde kişi tedavi, eğitim veya ıslah için elverişli bir kuruma yerleştirilebilir veya alıkonulabilir.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Yerleştirme veya alıkoymaya karar verme yetkisi ilgilinin yerleşim yeri veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bulunduğu yer vesayet makamına aittir. Yerleştirme veya alıkoymaya karar veren vesayet makamı kurumdan çıkarmaya da yetkilidir.

Vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesidir. Kişinin yerleşim yeri bir kimsenin sürekli oturmak niyetiyle kaldığı yerdir.

VESAYET MAKAMI KARARINA İTİRAZ

Kuruma yerleştirilen kişi veya yakınları verilen karara karşı kendilerine bildirilmesinden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler. Bu hak kurumdan çıkarılma isteminin reddi halinde de kullanılabilir. İtiraz süresi hak düşürücü süredir. İzmir en iyi boşanma avukatı

Koruma Amaçlı Özgürlüğün Kısıtlanması yargılaması basit yargılama usulüne tabidir. Gerektiğinde ilgili kişiye adli yardım sağlanır. Mahkemece karar verilmeden önce ilgili kişi dinlenmelidir.

İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz. mir en iyi boşanma avukatı

Kişilerin birlikte yaşayıp yaşamadıklarına bakılmaksızın belli derecedeki kan hısımlarının birbirlerine yardım etme yükümlülüğü mevcuttur. Türk Medeni Kanununa göre üstsoy, altsoy  hısımlar ile kardeşler yardım nafakası ile yükümlüdürler.  Örneğin şartları gerçekleşmişse anneanne ve dede nafaka yükümlüsü olabileceği gibi torun da nafaka yükümlüsü olabilir. İzmir avukat boşanma avukatı

ŞARTLARI

Yardım nafakası talebinde bulunabilmek için yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşülecek olması gerekir. Kişi yaşaması ve geçimi için gerekli olanakları sağlayamaması halinde yoksulluğa düşmüş kabul edilir. Yani bakılacak şey kişinin geçinebilmesi için gerekli vasıtalara sahip olup olmadığıdır. Talepte bulunanın hısımlarından nafaka isteyebilmesi için paraya çevrilebilecek mal varlığı varsa ve bu mal varlığını satması kendisini zor bir duruma sokmayacaksa onu da tüketmiş olması gerekir.  Ancak örneğin bir tek evi olan kişinin o evi sattığında kalacağı bir yeri olmaması halinde kendisinden evini satması beklenemez. İzmir avukat boşanma avukatı

Nafaka isteyen kişinin bütün çabasına rağmen ihtiyaçlarını temin edememesi gerekir. Çalışma gücü olan bir kimse çalışmadığı için yoksulluğa düşmüşse yardım nafakası talebi uygun görülmeyecektir. İzmir avukat boşanma avukatı

NAFAKA YÜKÜMLÜLERİ

TMK m. 364’e göre nafaka yükümlülerden altsoy, üstsoy ile kardeşler arasında bir ayrım söz konusudur.

Nafaka yükümlüsünün altsoy veya üstsoy olması halinde; bu kişilerden nafaka istenilebilmesi için sadece ödeme güçlerinin bulunması yeterlidir. Bu kişiler nafaka ödemeleri halinde zor duruma düşmeyecekler ise ödeme güçlerinin olduğu kabul edilir. Ancak altsoy veya üstsoy nafaka ödemesi halinde gerek kendileri gerekse de eşi ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamakta zor duruma düşecek ise nafaka ödeme yükümlülükleri ortadan kalkar.

Nafaka yükümlüsü kardeşler ise; nafakadan sorumlu olmaları refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Yani kardeşlerde altsoy ve üstsoydakiler gibi ödeme gücünün bulunması yeterli görülmemiş ayrıca refah içinde olmaları da aranmıştır. Yargıtay’a göre ‘bir kimse geleceği için kaygı duymadan toplumun lüks saydığı ihtiyaçları karşılayabilecek durumdaysa refah içinde yaşıyor demektir’.

NAFAKA YÜKÜMLÜLÜK SIRASI

TMK m. 364 de belirtilen nafaka yükümlülerinin birden fazla olması halinde TMK m. 365 gereği belli bir sıra öngörülmüştür. Buna göre ‘’nafaka davası mirastaki sıra göz önünde tutularak açılır.’’ Aynı sırada birden fazla kişi varsa ödenecek nafaka tutarı ödeme güçleri oranında aralarında paylaştırılır.

NAFAKA MİKTARININ TESPİTİ

Nafaka miktarının üst sınırı o günün koşullarına göre nafaka talebinde bulunan kişinin geçinmesi zorunlu olan miktar kadardır. Nafaka miktarının alt sınırı ise nafaka yükümlüsünün mali durumu kadardır. Nafaka miktarı tespit edilirken ülkenin ekonomik durumu, geçim şartları, temel ihtiyaçlar, tarafların ihtiyaçları ve maddi durumları göz önünde bulundurulacaktır. Dolayısıyla hakim takdir yetkisini de kullanarak bu şartlar altında en uygun nafaka miktarını takdir edecektir. İzmir avukat boşanma avukatı

HACZEDİLEMEZLİK

Nafaka alacakları mahkeme kararına dayanıyor ise hiçbir şekilde haczedilemezler. Ancak sözleşmeye dayanıyor ise haczedilebilirler.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Yardım nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. İzmir avukat boşanma avukatı

İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

 

Her geçen gün değişen ekonomik koşullar, artan enflasyon, nafaka alacaklısının maddi durumunda, yaşam şartları ve standartlarında yaşanan olumsuz değişmeler vb. durumlarda nafaka alacaklısı tarafından nafaka borçlusuna karşı açılan dava türüdür. İzmir avukat nafaka avukatı

Nafakanın arttırılması mümkün olduğu gibi şartların gerçekleşmesi halinde nafakanın azaltılması veya tamamen kaldırılması için dava açılabilmesi de mümkündür. İzmir avukat nafaka avukatı

Mahkemelerce hükmedilen nafaka bedelleri tarafların gelirleri, o günün ekonomik şartları gibi durumlara göre değişiklik göstermektedir. Bu nedenle mahkemelerce hükmedilen nafaka miktarları kesin hüküm niteliği taşımamaktadır. Hükmedilen nafaka miktarlarının günün enflasyon, ekonomik şartlar, alım gücünün azalması gibi nedenlerden yetersiz kalması veya nafaka alacaklısının ekonomik gelirinin azalması gibi durumlarda nafakanın arttırılması talep edilebilmektedir. İzmir avukat nafaka avukatı

Taraflar ister anlaşmalı olarak boşanmış ve nafaka miktarlarını kendileri belirlemiş olsun, isterlerse de çekişmeli olarak boşanıp nafaka miktarı hakim tarafından belirlenmiş olsun nafaka artırım davası açmalarında yasal bir engel bulunmamaktadır.

NAFAKA ARTIRIM DAVASI ŞARTLARI

Nafaka artırım davası sadece nafaka alacaklısı tarafından açılabilir. İzmir avukat nafaka avukatı

-Nafaka alacaklısının nafakanın ilk bağlandığı döneme göre ekonomik durumunda azalma ve kötüleşme olması gerekir. Nafaka borçlusunun da ekonomik durumunda iyileşme yaşanması nafakanın artırımı yönünde olumlu netice doğuracaktır.

– Nafaka miktarının enflasyon sebebiyle önemli miktarda değer kaybetmesi de artırım sebebidir. 

-Çocuk/çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmişse, nafaka miktarının günün ekonomik şartlarında çocuk/çocukların eğitim, sağlık, bakım ve beslenmeleri için yetersiz kalması gerekmektedir.

-Kişinin sağlık durumunun bozulması bu nedenle sağlık masraflarının ortaya çıkması nafaka artırım sebebi olarak kabul edilebilir. Çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmiş ise çocuğun sağlık durumunun bozulması, tedavi masraflarının ortaya çıkması da artırım sebebidir. İzmir avukat nafaka avukatı

-Nafaka artırım davası basit yargılama usulüne tabidir. Bu nedenle dava dilekçesinde nafaka artırımını gerektiren sebeplerin detaylı ve hukuki bir dille açıklanması ve delillerle birlikte mahkemeye sunulması gerekir. Hak kaybına uğramamak ve olumlu netice almak için bu konuda bilgili ve deneyimli bir avukat ile birlikte çalışmak faydalı olacaktır. 

-Nafaka artırım davası açmak için kanunda bir süre öngörülmemiştir. Şartların gerçekleşmesi halinde her zaman dava açılabilmektedir.

-Nafaka artırım davası nisbi harca tabidir. Nafaka artımı istenilen meblağın dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi ve harcının ödenmesi gerekir. Harca esas değer artırım istenen miktarın bir yıllık tutarı üzerinden belirlenir.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Nafaka artırım davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.

Yetkili mahkeme TMK m.177 gereği nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. 

İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

Boşanma Avukatı halk dilinde daha çok boşanma davalarına giren, boşanma alanında uzmanlaşmış avukatlara denilmektedir. boşanma avukatı izmir avukat 

Boşanma davalarında kanunda belirlenmiş pek çok prosedür ve detay bulunmaktadır. Bu sürecin etkin bir şekilde yönetilmesi, davada alınacak sonuca doğrudan etki sağlayacağı için uzman bir avukat yardımı ile takip edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde geri dönüşü mümkün olmayan hak kayıpları ile karşı karşıya kalınabilmektedir.

Boşanma avukatı; faaliyetlerinin büyük bir bölümünü Aile Hukuku alanında yoğunlaştırmış ve daha çok Aile Hukuku ile ilgili davalara bakan avukat olarak tanımlanmaktadır. Bireyler kimi zaman dava açarken veya davaya cevap verirken arzuhalcilere dilekçeler yazdırmakta ve o dilekçeleri mahkemelere sunmaktadırlar. Gerek kanunda belirtilen usullere uygun olmayan gerekse de esas ve içerik yönünden eksik olan dilekçeler nedeniyle davalar kimi zaman reddedilmekte veya istenilen sonuçlar alınamamaktadır.

Boşanma davası süreci, evli çiftler için oldukça zorlu ve yıpratıcı bir süreçtir. Boşanma sürecinde profesyonel hukuki yardım almak bu zorlu sürecin üstesinden gelmeyi kolaylaştırmaktadır. Özellikle çekişmeli boşanma davasının çok önemli hazırlık süreci bulunmaktadır. Yine dava süreci gerek usul gerekse de esas yönünden iyi ve etkin bir takip gerektirmektedir. Bu nedenle kişilerin Boşanma Davası için uzman avukat ile çalışmasını tavsiye ediyoruz. izmir boşanma avukatı izmir avukat en iyi boşanma avukatı

Boşanma davası açılırken Türk Medeni Kanunda belirtilen boşanma sebepleri doğru tespit edilmesi gerekir. Zira hakim tarafların dayandığı olaylar ve boşanma sebeplerine göre bir karara varacaktır. Bu hususta tarafların velayet, maddi tazminat, manevi tazminat, nafaka gibi talepleri açısından sürecin profesyonel bir şekilde yürütülmesi önemlidir.

Boşanma davası ile birlikte veya boşanma davası açıldıktan sonra, evlilik içerisinde edinilen mallar nedeniyle Mal Paylaşımı davası açılması da gerekebilmektedir. Bu davanın da taraflarca yürütülebilmesi pek mümkün değildir.

Uzman boşanma avukatı olmadan açılan boşanma davası veya mal paylaşımı davalarında yapılan hatalar geri dönüşü mümkün olmayan zararlara sebebiyet vermektedir. Geri dönüşü olmayan hatalar nedeniyle de yeniden dava açmak da mümkün olmamaktadır. Tarafların haklarının neler olduğu, maddi/manevi tazminat, nafaka vb. haklarını nasıl alacağı, profesyonel destek sağlayacak avukat yoluyla gerçekleşecektir. izmir boşanma avukatı izmir avukat en iyi boşanma avukatı

Boşanma davasında en önemli husus mahkemeye sunulacak delillerdir. Hangi delillerin yasaya uygun delil olduğu ve mahkemeye sunulması gereken delillerin tespiti oldukça önemlidir. Bu nedenle boşanma davalarında kanuna ve Yargıtay içtihatlarına vakıf olunması gerekmektedir.

Boşanma davası sonucunda tazminat ve/veya nafakaya hükmedilmesi halinde ödemeye yükümlü olan kişi ödemeleri gerçekleştirmeyebilir. Bu nedenle icra takibi başlatılması gerekecektir.

İzmir’de tavsiye edilebilecek Boşanma Avukatıİzmir’de en iyi Boşanma Avukatı araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca Boşanma Davalarının her alanında hizmet verilmektedir. Boşanma Avukatı tutmak zor bir süreç olmamakla birlikte danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. İzmir’de Boşanma Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Bu yazımızda boşanma sebepleri nelerdir, boşanma davası nasıl açılır, boşanma davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir, boşanma davası ne kadar sürer sorularına açıklık getireceğiz.

Boşanma; eşlerin kanunda öngörülen bir sebebe dayanarak açacakları dava sonucunda evlilik birliğine mahkeme kararı ile son verilmesidir. Boşanma davasının açılabilmesi için geçerli bir evlilik kurulmuş olup bu evliliğin dava sürecinde de devam ediyor olması gerekir.

Boşanma davası çekişmeli veya anlaşmalı olarak açılabilmektedir. Anlaşmalı boşanma davası tarafların boşanma ile boşanmanın sonuçları hususlarında tam bir mutabakata varılması halinde gerçekleşmektedir. Çekişmeli boşanma davası ise tarafların boşanma hususunda anlaşmaya varılamaması halinde açılan dava türüdür. 

Boşanma davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.

Boşanma davasına bakmaya yetkili mahkeme ise; eşlerin son 6 aydan beri ikamet ettikleri yer aile mahkemesi, davacı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesi veya davalı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesidir. Eşler boşanma davasını bu mahkemelerden birinde açabilmektedir.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer ?

Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sonuçlanmaktadır. Dava süresi ortalama olarak 1 ila 3 ay arasında değişmektedir.

Çekişmeli boşanma davası ise dava da dinletilecek tanık sayısı, tanıkların ikamet yerleri, tebligatın taraflara ve tanıklara ne zaman tebliğ edildiği, tanıkların duruşmaya ilk tebligatta gelip gelmemeleri, araştırma konusu yapılacak hususlar, kurumlara yazılan yazılara verilen cevap süreleri, kurumlardan istenilen belgelerin mahkemeye gönderilme süreleri vb. hususlara göre değişiklik göstermektedir. Dolayısıyla çekişmeli boşanma davası ortalama olarak 1,5 – 3 yıl arasında neticeye ulaşmaktadır.

Çekişmeli Boşanma Davasında Tarafların Duruşmaya Katılması Gerekir mi ?

Davada taraflar avukatları ile temsil ediliyorsa tarafların bizzat duruşmaya katılmaları gerekmemektedir. Avukatlar, tarafların haklarını taraflar olmaksızın savunacaklardır ancak avukat ile temsil edilmeyen taraflar hak kayıpları yaşamamak için duruşmalara katılmak zorundadır.

Belirtmek gerekir ki çekişmeli boşanma davası; nafaka, velayet, tazminat talepleri konusunda çekişmenin hat safhada olduğu dava türüdür. Boşanma davasında, tarafların delillerini iyi bir şekilde sunması, usul kurallarına zamanında, hatasız ve eksiksiz olarak uyması gerekmektedir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davalarının avukat vasıtasıyla takip edilmesini tavsiye ediyoruz.

Boşanma Sebepleri

Zina

Hayata Kast, pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranış

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

Terk

Akıl hastalığı

Evlilik birliğinin sarsılması

Zina Sebebiyle Boşanma Davası

Zina kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma sebebidir. Zina, evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması olarak tanımlanmaktadır.

Eşler Ayrılık kararı sonrası ayrı yaşıyor olsalar bile, eşin dışında bir kişi ile cinsi münasebette bulunması zina sayılmaktadır. Cinsi münasebet dışında başkasıyla flört etmek veya başka türlü yakın ilişki içerisinde olmak zina olarak kabul edilmemektedir. Buna rağmen ispat edilen çeşitli olaylar ve olgular bir zinanın bulunduğu hususunda hakime kanaat verdiği takdirde hakim, zinanın varlığı suçüstü tespit edilmemiş olsa bile boşanmaya karar verebilir.

Zina sebebiyle boşanma davasında kanunda öngörülmüş hak düşürücü süre bulunmaktadır. Buna göre dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Buna göre eş, diğer eşin zinasını beş yıl içinde ne zaman öğrenmişse, o andan itibaren altı ay içinde davayı açmak zorundadır. Beş yıl sonunda dava açma hakkı sona erer ve dava hakkı düşer ancak zinanın devam etmesi halinde her zina fiilinden itibaren süre en baştan işlemeye başlar. Zina fiilini affeden eşin, sonrasında aynı zina fiiline dayanarak dava açma hakkı yoktur.

Hayata Kast Pek Kötü Muamele ya da Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası

 Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açılabilir.

Hayata kast, bir eşin diğerinin hayatına kast etmesi yani onu öldürme niyetini bazı fiillerle açıklamasıdır. Hayata kast, diğer eşi öldürmeye teşebbüs hali olabileceği gibi onu intihara teşvik ya da yardım etme şeklinde de olabilir. Hayata kastın her olayın şartlarına göre ayrı değerlendirilmesi gerekir.

Pek Kötü Muamele, diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik her türlü saldırı olarak kabul edilmektedir. Eşin diğer eşe şiddet uygulaması, aç bırakması, eziyet etmesi pek kötü muamele teşkil etmektedir.

Onur Kırıcı Davranış, eşlerden birinin diğer eşi küçük düşürmek, hakaret etmek veya onuruna saldırmak maksadıyla yapılan hareketlerdir.

Dava hakkı olan eş boşanma davasını öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmesiyle dava hakkı düşer. Affeden eşin dava hakkı bulunmamaktadır.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

Bu boşanma sebebi de kanunda özel boşanma sebebi olarak sayılmıştır.

Suç işleme her suç için değil, sadece küçük düşürücü suçlar için boşanma sebebi oluşturabilmektedir. Suçun küçük düşürücü olup olmadığı, toplumdaki anlayışa göre hakim tarafından takdir edilmektedir. Genellikle dolandırıcılık, hırsızlık, cinsel istismar gibi suçlar küçük düşürücü suç sayılmaktadır.

Haysiyetsiz hayat sürme, genellikle kumar bağımlılığı, ayyaşlık, hayat kadınlığı vb. olarak kabul edilmektedir. Eşlerden birinin sadece küçük düşürücü bir suç işlemesi ya da haysiyetsiz hayat sürmesi diğer eş için onunla birlikte yaşamayı çekilmez hale getirmemişse sırf bu hususlardan birinin varlığı boşanma sebebi oluşturmaz. Örneğin her ikisi de dolandırıcı veya alkolik olan eşler bu boşanma sebebine dayanamaz.

Bu boşanma sebebi her iki halde de herhangi bir hak düşürücü süreye bağlanmamıştır. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Terk Sebebiyle Boşanma Davası  

 Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği ya da haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davası

 Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Buradaki boşanma sebebine dayanabilmek için akıl hastalığının evlilik sırasında var olması gerekir. Hastalığın ne zaman başladığının önemi yoktur. Ancak eşlerden birinde evlenmeden önce evlenmeye engel olacak şekilde bir akıl hastalığı bulunmakta ise ve akıl hastalığı evlenmeden sonra da devam ediyorsa burada evlilik mutlak butlan sebebi ile sakattır. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebiyle Boşanma Davası

Yukarıda sayılan özel boşanma sebeplerinin aksine burada boşanma sebebi özel bir olguya dayanmamaktadır.

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Bu hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Boşanmanın Sonuçları

Boşanma kararı ile sadece evlilik sona ermemektedir. Boşanma davasının eşler yönünden kişisel, çocuklar yönünden ve mali olmak üzere bir takım sonuçları vardır.

Boşanma Kararının Eşler Yönünden Sonuçları

Boşanmış eşler yeniden evlenebilirler ancak kadının yeniden evlenebilmesi için üç yüz günlük bekleme süresinin geçmiş olması gerekir. Boşanan kadın doğum yapar ise bekleme süresi sona erer ya da kadın gebe olmadığını ispat eder veya eşler birbirleriyle tekrar evlenirlerse hakim bu süreyi kaldırır.

Eşlerin boşanması ile gündeme gelecek diğer konu mal rejiminin tasfiyesidir. Boşanma halinde eşlerin tabi olduğu mal rejimine göre tasfiyenin nasıl yapılacağı belirlenecektir.

Boşanma halinde kadın, evlenmeyle kazandığı kişisel durumunu korur ancak evlenmeden önceki soyadını yeniden alır.

Boşanma ile birlikte eşlerin birbirlerine miras hukukundan doğan herhangi bir hakları kalmaz.  Bundan sonra eşler birbirine bu sıfatla yasal mirasçı olamazlar. Yine eşlerin birbirleri lehine yapmış oldukları ölüme bağlı tasarruflar aksini belirlememiş iseler kendiliğinden hükümsüz olur.

Boşanma Kararının Çocuklar Yönünden Sonuçları

 Boşanma neticesinde çocukların velayeti hakim tarafından anne veya babadan birisine verilir. Bizim hukukumuzda ortak velayet söz konusu değildir. Velayetin kime verileceği konusunda hakime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Hakim çocuğun velayetinin kime bırakılacağı konusunda karar verirken öncelikli olarak çocuğun üstün yararını düşünecektir.

Velayetin verilmesinde, çocuğun kimin yanında olursa daha iyi yetişmesi ve üstün yararı önemli olduğu için, eşlerin mali durumları veya eşlerin boşanmadaki kusurları önemli değildir. Hakim çocuğun hangi eş yanında daha iyi yetişeceği kanaatine varırsa çocuğun velayetini mali durumu iyi olmayan veya boşanmada kusurlu olan tarafa da verebilir.

 Boşanmanın Mali Sonuçları

 Boşanmanın mali sonuçları maddi tazminat, manevi tazminat ve nafakayı kapsamaktadır.

 Maddi Tazminat

Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.

Kusursuzluk mutlak bir kusursuzluk değildir. Çünkü boşanma davasında taraflardan birinin hiç kusurunun bulunmaması nadiren rastlanılan durumlardandır. Burada önemli olan tazminat isteyen eşin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı değil boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığıdır.

Tazminatın miktarı hakim tarafından belirlenir. Tazminat miktarının uğranılan zararın tam karşılığı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Hakim tarafların mali ve sosyal durumlarını ve kusur derecelerini göz önünde bulundurarak tazminat miktarını belirler. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Maddi tazminatın mutlaka boşanma davası ile istenilmesi zorunlu değildir. Ayrı bir dava ile de talep edilebilir.

Manevi  Tazminat

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Manevi tazminat olarak paradan başka bir şeye karar verilemez. Tazminat miktarı hakim tarafından belirlenir.

Yoksulluk Nafakası

 Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir.

Nafakayı ödeyecek olan eşin mali gücü nafaka miktarının belirlenmesinde önem arz etmektedir. Nafaka ödeme yükümlüsünün hiç ödeme gücü yoksa yoksulluk nafakasına karar verilemez. Yoksulluk nafakasının amacı talepte bulunanı yoksulluktan kurtarmaktır.

Çekişmeli boşanma davasının çok önemli hazırlık süreci bulunmaktadır. Yine dava süreci gerek usul gerekse de esas yönünden iyi ve etkin bir takip gerektirmektedir. Bu nedenle kişilerin Boşanma Davası için uzman avukat ile çalışmasını tavsiye ediyoruz.

İzmir Boşanma Avukatı, İzmir Boşanma Davasına Bakan Avukatlar, İzmir Aile Hukuku Avukatı, İzmir Nafaka Davası Avukatı olarak boşanma süreciniz için tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

[bt_highlight][/bt_highlight]Kanun koyucu, MK. md. 174’de, boşanma sonucunda maddi ve manevi zarara uğrayan tarafın, belirli koşullar altında, karşı taraftan tazminat talep edebileceğini hükme bağlamıştır. MK. md. 174/I göre, “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebilir’’. Boşanma sonucunda mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gören davacı tarafın, karşı taraftan maddi tazminat talebinde bulunabilmesi için, her şeyden önce, davalı tarafın kusurlu olması zorunludur. Örneğin, boşanma davasının sebebi akıl hastalığı ise, akıl hastası olan taraftan, davacı tarafın maddi tazminat talep etmesi hukuken mümkün değildir.

Boşanan taraflardan kusursuz veya az kusurlu olan davacı tarafın, davalı taraftan maddi tazminat talebinde bulunabilmesi için, ayrıca boşanmadan dolayı mevcut bir menfaatinin yada beklenen bir menfaatinin zarar görmüş (zedelenmiş) olması zorunludur. Mevcut menfaatlerden maksat, boşanan tarafın evlilik birliği devam etseydi, bundan elde etmeye devam edeceği maddi menfaatlerdir.

Hakim, boşanma sonucunda maddi tazminata karar verirken, maddi tazminat talep eden tarafın ileri sürmüş olduğu her vakıayı ayrı olarak özenle değerlendirmeye tabi tutmalıdır. Zira, talep edilen maddi tazminata ilişkin olarak ileri sürülen her sebep, boşanmanın neticesinde ortaya çıkan maddi zararın uygun bir sebebi olmayabilir.

Medeni Kanun madde 178’ de, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrar’’ demekle, boşanma sonucunda ortaya çıkan maddi tazminata ilişkin talebin hem boşanma davasıyla hem de boşanma davası kesinleştikten sonra bir yıl içinde kullanılabileceğini dolaylı olsa da ifade etmiş olmaktadır.

Hakim, maddi zarar miktarının hesaplanmasında, özellikle, hakkaniyeti, tarafların kusurlarının yoğunluğunu, eğitim seviyeleri, yaşlarını, sosyal durumlarını, tekrar bir evlilik yapıp yapamayacaklarını ve tazminat miktarının her hangi bir sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verip vermediğini, özenle dikkate almalıdır. Ancak, hakim, kanun koyucunun kendine tanımış olduğu taktir yetkisini kullanarak ve mevcut delilleri değerlendirerek, her zaman, talep edilen maddi tazminat miktarından daha az bir tazminat miktarına hükmedebilir.

Boşanan tarafların da, maddi tazminatın ödenme şeklini aralarında kararlaştırmaları her zaman mümkündür. Ancak, tarafların bu konuda yapmış olduğu anlaşmanın ayrıca hakim tarafından da onaylanması yasal bir zorunluluktur.

Kanun koyucu, Medeni Kanun’da, boşanmada maddi tazminatla beraber manevi tazminatı da düzenlemiştir. Zira, boşanma durumunda, boşanan tarafların sadece mevcut veya gelecekteki maddi menfaatleri değil, aynı zamanda, kişilik hakları da zarar görebilir. Davacının kişilik haklarına zarar verdiğini iddia ettiği ve boşanmaya da sebep olan karşı tarafın kusurlu davranışı, manevi zararın uygun bir sonucu olmalıdır. Kişilik hakkında meydana gelen eksilmenin hesaplanması, işin mahiyeti gereği, maddi zararların hesaplanmasına nazaran genellikle daha zordur. Nitekim, bu düşüncelerden hareket eden kanun koyucu da, MK. md. 174/II‘ de‚ ‘‘boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir‘‘ diyerek, bu konuda hakime geniş bir taktir yetkisi tanımıştır.